Bekar Kalmak Niçin Haram Kılınmıştır?
Bekar kalmak haram mıdır? Bekar kalmanın dini açıdan sakıncaları nelerdir? Bekar kalmak için hangi durumlarda ruhsat vardır?
Evlenecek iki kişinin ilk adımının atıldığı kız isteme merasimlerinde bile kız istenirken "Allah'ın emri, Peygamber'in kavli ile kızınızı istiyoruz." denir. Adet haline gelmiş bu söz bile evlenmenin Allah'ın bir emri ve Hz. Peygamber'in de sünneti olduğunu göstermektedir. Bu yüzden evlenmeyi reddeden ve sürekli bekar kalmayı arzulayan birisi Allah'ın emrine karşı gelmiş ve Peygamber'in sünnetinden yüz çevirmiş olur. Burada genç yaşta henüz evlenmemiş olanlara bir diyecek yoktur. Bu durum sadece evlenme yaşına gelmiş ve evlenmesine herhangi bir engeli olmadığı halde evlenmeyi reddeden kişiler için geçerlidir.
Şimdi bekar kalmayı ilke edinmenin neden haram olduğuna bir bakalım.
- Bekârlığı ilke haline getirerek sürdürmek, Allah’ın koyduğu yaratılış ve üreme düzenine karşı çıkmaktır.
- Bekârlık, Allah’ın koyduğu yasaların bir bölümü ile sorumlu olmamak için kulluk imtihanından kaçmaktır. Çünkü Allah’ın koyduğu ve imtihan aracı kıldığı Kur’ân yasalarının bir bölümü; akrabalık, evlilik, boşanma, mîras vs. ile ilgilidir.
- Bekârlık, bedenî ve ruhî rahatsızlıklara sebep olabilecek bir yoksunluk olduğu için nefse zulümdür. İnsan, nefsine karşı zulüm değil, adâlet ile sorumludur. Çünkü Peygamberimiz, “Nefsinin de senin üzerinde hakkı vardır” buyurmuştur.
- Yüce Allah Bakara Sûesinin 195. âyetinde “…Canlarınızı kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız…” buyurmaktadır. Bekârlık hayatın tabîi arzuları ve ihtiyaçları ile çatışmak olduğu için, nefsi cinsel haramlara sürüklemektir; mânen tehlikeye düşürmektir. Zira, özellikle hiçbir bekâr insan cinsel haramlara karşı güvence altında değildir.
- Yeryüzünde kadın erkek dengesi bulunduğundan bekârlık, karşı cinsden bir ferdi de bekârlığa mahkûm ederek mutsuzlaştırmaktır.
- Bekârlık, varlığımıza eş sevgisini koyan, eşlerimizi ilmi, kudreti ve hikmetinin belgesi olarak sunan ve onları küfran‐ı nimette (Allah'ın nimetine karşı nankörlük) bulunulmaması gereken nimetler olarak tanıtan Allah’a; Onun ihsanına karşı ilgisiz kalmaktır. O’nun önemsenmesini dilediği bir şeyi basit görmektir.
- Bekârlık, bâtıl din ve ideoloji mensuplarına; Hıristiyan râhiblerine benzemektir. Onlara benzemek ise haramdır. Bu konuda Allah Resûlü şöyle buyurmuştur: “Evleniniz. Ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övünürüm. Sakın ha! Hıristiyan râhibleri gibi bekârlığa yapışır olmayınız.”
- Bütün bunların yanı sıra bekârlık, Allah’ın “Evleniniz.” emrine, özellikle izinden gitmekle emrolunduğumuz Peygamberimiz’in sözlü emirlerine ve yaşayış tarzına karşı aykırılıktır. O’na aykırılık ise haramdır; büyük günahdır. Zira Allah’ın Resûlü evliliği, “Benim sünnetimdir.” buyurarak takdim etmekte, “Benim sünnetimden yüz çevirenler, benim yaşayışım üzerinde değildir.” gerçeğini duyurmaktadır.
Evet, İslâm’ın genel ve evlilikle ilgili özel düstûrlarından çıkararak maddeler halinde sunduğumuz bekârlığa karşı gerekçeleri bir bütün halinde değerlendirdiğimiz zaman, bedenî ve malî güç varken ayrıca eşe zulmedileceği endişesi yok iken, bekârlıkta ısrar edilmesinin çok yönlü haram olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Bekârlığın dînî hükmünü ortaya koymak için yaptığımız açıklamaların sonuç itibariyle büyük ölçüde İslâm bilginlerinin çoğunluğunun görüşlerini yansıttığını ifade etmek gerekir. Çünkü istisnasız bütün İslâm bilginleri, “… Nefsin galeyanı ve zinâya düşme korkusu halinde infaka; (evlendiği kıza bakmaya) yetecek kadar mali imkanı olanlar için (evliliğin) farz‐ı ayın olduğunda…” ittifak etmişlerdir.
Bu durumda kesin bir şekilde söyleyebiliriz ki "mâzeretsiz sürekli bekârlık" Haramdır.
Burada farz olan evliliğin bazı şartlar gerektiği de anlaşılmaktadır. Çünkü her bir birey için evlilik koşulsuz şartsız farzdır demek yanlış olur ve evlenme imkanı olmayan kişiler için durum içinden çıkılmaz bir hal almış olur. Şimdi evlilik için gerekli olan şartlara bir bakalım.
Evliliğin Farz Olması İçin Gerekli Şartlar
Cinsel İktidar/Güç
Yüce Allah’ın Kur’â‐ı Kerîm’de kendilerinde doyuma ereceğimiz eşler yarattığını ve aramızda cinsel câzibe var ettiğini bildirmesi, erkeği kadın için örtü olarak nitelemesi, evlilikte kadına verilecek mehri cinsel ilişki ile irtbatlandırması, çocuk için ilişkiyi emretmesi, eşlerimizden bize çocuklar ve torunlar vermesini nimetleri arasında zikretmesi, evlilik için cinsel gücün gerekliğini ortaya koymaktadır. Bu sebeple cinsel iktidarı olmayan kişi, dînî ölçülere göre bekâr kalmakda ma’zûrdur. Onun için asıl olan zaten bekârlıktır. Çünkü cinsel güç yokken evlenmek eşe zulüm olacağından haramdır. Bu durumda olan bir kişi, evlense bile karısının mahkeme yoluyla ondan ayrılma hakkı saklıdır.
Malî Güç
Kişinin bekârlığından ötürü Allah katında sorumlu olabilmesi için cinsel iktidarı yanı sıra malî gücünün de olması gerekir. Çünkü Kurânî hüküm gereği, koca karısının nafakasını sağlamakla yükümlüdür. Mâli gücü olmayana evlenmek farz olmadığı içindir ki, yoksul kişinin bekârlığında dînî bir sakınca yoktur. Asıl sakıncalı durum, mehir veremeyecek, ev edinemeyecek ve sürekli olarak nafaka sağlayamayacak olan kişinin evlenmeye kalkışmasıdır.
Eşe Zulmedileceği Endişesi
Bekârlığı mazûr kılabilecek üçüncü bir sebep de, kişinin eşine zulmedeceği veya eşine karşı evlilik akdînin gerektirdiği görevlerini ifa edemeyeceği endişesi‐korkusudur. Pek tabîidir ki bu, son derece özel bir sebeptir. Hatta sebep olarak görülüp bekârlıkla karar kılınması, mânevî tehlikeleri içerir. Çünkü gelecek yalnız Allah’ın tasarrufundadır. Üstelik böylesine düşünebilecek ölçüde ilâhî saygı ve korkuya sâhip olan bir insanın üzerine düşen görevleri zulmetmeksizin yapması muhtemeldir.
Bütün bunlara rağmen kişinin psikolojik bir rahatsızlık sebebiyle eşine zarar verme ihtimali varsa bu kişi evlenmekle sorumlu değildir. Hatta eşinin haklarını ihlal etme ihtimalinden dolayı evlenmemesi daha evladır. Bu durumda en iyi çözüm bir psikoloğa gidilerek kararın tıbbi olarak verilmesidir.
Günümüzde bu durumun toplum içerisinde büyük bir problem olduğu görülmektedir. Çünkü aile içi şiddet her geçen gün yaygınlaşmakta ve boşanmalara sebep olmaktadır. Bu durumdaki insanlar için daha evlenmeden önce tespit edilmeye çalışılmalı ve evlilikten önce problemin çözümü aranmalıdır.
Devamlı Bekârlık
Bekârlığın haram olabilmesi için sürekli olması da şarttır. Zira kişinin cinsel ve malî gücü olur da evlenmek imkânı olmayabilir. Bir başka anlatımla eğitim, askerlik, savaş vs. gibi engeller evliliği erteletebilir. Bu sebeble geçici bekârlık, haram sınırlarının dışındadır. Ancak, kişi bekârlığın doğurabileceği mahzurları giderecek tedbirleri almakla mükelleftir. Bu tedbirlerin başında oruç, gece namazı ve cihad gelmektedir. Allah Resûlü evlenilmesini, evlenilememesi halinde korunmaya ağırlık verilmesini öğütleyen hadîslerinde şöyle buyurmuştur:
“Ey gençler topluluğu! Cinsel gücü olup evlenebilenleriniz evlensin. Zira evlilik gözü şehvetli bakışlardan daha çok koruyucu, cinsel organı (harama aracı olmaktan) daha çok muhâaza edicidir. Evlenemeyenleriniz ise oruca devam etsin. Şüphesiz oruç, oruç tutanı (şehvetten) koruyan bir kalkandır.”
Sonuç
Bedenî ve malî bir engel olmaksızın İslâm’da sürekli bekârlık yoktur. Cinsel ihtiyaçlar sebebiyle de olsa sınırlı çok kadınlılığı onaylayan İslâm Dîni, Allah’ın Resûlü’nün diliyle bekârlığı şer ortamı olarak değerlendirir.
"Bekâr bir genç gördüğümde doğabilecek şerden ötürü tüylerim ürperir. Ömrümden üç gün kaldığını bilseydim, o üç gün içinde yine de evlenmek isterdim." Ömer b. Hattab
"Ömrümden evlenmeye güç yetirebileceğim on gün kalsaydı ve ben onuncu gün öleceğimi bilseydim, cinsel haramlara düşerim korkusuyla mutlaka evlenirdim." Abdullah b. Mesud
"Allah’ım! Kendisiyle cinsel doyuma ulaşacağım eşim yokken cinsel arzularımın şiddetlenmesinden sana sığınırım.” Ebud‐Derda