Tarım İlaçları, Hormonlar ve Suni Gübrelerin Zararları

Beslenme tüm canlıların en temel ihtiyaçlarından biridir. Bir canlı olarak bizler de beslenmek zorundayız. Beslenmeden bir süre yaşayabiliriz ama beslenmeyen her vücut ölüme mahkumdur. Kısacası sürekli olarak beslenmek zorundayız. Peki beslenirken ne ile nasıl beslenmemiz gerekiyor? Bu soru çok önemli bir soru. Çünkü bizi hayatta tutan besinler olduğu kadar aynı zamanda bu besinlerin kalitesi de. Yanlış beslenme, tıpkı beslenilmediği zamanki gibi insanı hayatından edebilmektedir. Bizi hayattan etmese de hastalıklar sebebiyle hayatımız zorlaştırabilmektedir.

Ne ile, nasıl beslenelim sorusunun bir çok cevabı var elbette. Bunlardan beslenme şekli ile ilgili olarak, çok yeme, sık sık yeme, karışık yemek, az çiğneyerek yemek gibi konulardan; ne yemeliyiz konusunda ise bayat ve ısıtılmış gıdaları tüketmek, hazır ve katkılı gıdalar, kimyasal ilaçlar konularından bahsetmiştik. Şimdi de tarım ilaçlarından bahsedeceğim. Çünkü tarım sektörü beslenmemizin temelini oluşturmaktadır. Beslenme konusunda tamamen tarım ve hayvancılığa bağlıyız ki bu tamamen doğal bir durum. Sonuçta Allah bizlere verdiği rızkı topraktan, toprak vasıtası ile beslenen hayvanlardan vermektedir. Bu yüzden tarım beslenmemiz, dolayısı ile de sağlığımız açısından son derece önemlidir.

Tarım, son yıllarda en çok gelişim sağlanan alanlardan bir tanesi. Daha tohumlar ile başlıyor bu serüven. Yediğimiz tarım ürünlerinin temelini oluşturan tohumlardan başlamak gerekiyor araştırmaya. Çünkü ilk olarak işlemler burada başlıyor ve daha verimli olması için tohumların genleri ile oynanıyor. Ancak bu yazıda bu konuya çok değinmeden ilaçları ele alacağız. Genetiği değiştirilmiş ürünleri başka bir yazıda incelemek istiyorum.

Günümüzde tarımda kullanılan ilaçlar farklı ihtiyaçları karşılamak üzere üretilmekte ve bu yüzden çok fazla çeşidi bulunmaktadır. Bunların en başında zararlı haşereleri öldürmek için kullanılan ilaçlar bulunmaktadır. Bunlara doğrudan zehir diyebilir, çünkü zaten canlıları öldürmek için kullanılan zehirlerdir. Bu zehirler de çok çeşitlidir. Hem kullanılacak bitkiye göre, hem de kullanılacak zararlı canlılara göre değişmektedir.

İkinci bir zehir türü ise yabani otlara karşı kullanılan ilaçlardır. Bunlarda bir tür kimyasal zehirdir. Yabani otları doğrudan öldürmektedir. Bu ilaçlar da artık o kadar gelişmiştir ki aynı ilaç tüm otları kurutmuyor, sadece sizin kurutmak istediğiniz otları kurutmaktadır. Mesela domates tarlasındaki ayrık otlarını kurutmak istiyorsunuz. Kullandığınız ilacı hem domateslerin, hem de ayrık otlarının üzerine atacaksınız ama domatesler kurumayacak, ayrık otları kuruyacak. Bu şekilde kullanılan ilaçlar artık çok yaygınlaşmış durumdadır.

Tarımda kullanılan bir diğer ilaç türü ise gübrelerdir. Bu gübreler tamamen kimyasal içeriklidir. Farklı kullanım şekilleri bulunsa da genel olarak bir topraktan verilenler, bir de yapraktan verilenleri bulunmaktadır. Yani tüketmekte olduğumuz sebze ve meyvelerin doğrudan üzerine püskürtülen türleri de var. 

Kısaca çeşitlerinden bahsetmeye çalıştığım bu tarım ilaçlarının ve gübrelerinin zararlarına bakalım şimdi.

Tarım ilaçlarını kullanırken miktarını kontrol etmek çok zordur.

Özellikle de ülkemizde, pazarlarda, manavlarda ve marketlerde satılan ürünlerin üzerindeki kimyasal ilaç oranları hiçbir araştırmaya tabi tutulmamaktadır. Her hangi bir kontrol olmadan doğrudan satışa çıkmaktadır. Hatta bu konuda ihracata giden ve üzerindeki kimyasal atıkların fazlalığı sebebiyle geri dönen ürünlerin iç piyasaya sürüldüğü ile ilgili söylentiler her zaman duyulmaktadır.

Ne kadar kullanıldığı belli olmayan, bu kontrol dışı maddeler, hem doğrudan bitkilere teması, hem de toprağa ve yeraltı sularına karışarak tekrar bitkilere dönerek, ya doğrudan tükettiğimiz gıdalarla, yada hayvanlar aracılığı ile dolaylı yoldan tükettiğimiz ürünlerle bize ulaşmaktadır. Bu şekilde kimyasal bir bulamaca dönüşen gıdalarımız, vücudumuza girince hücrelerimize savaş açar.

Bir anda etki etmese de bu kimyasal kalıntılar, vücutta birikerek zamanla hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur. Daha çok karaciğere, üreme organlarına ve beyne zarar vermektedirler. Mesela ülkemizde DDT, Atrazin, Chlordan gibi ilaçlar uzun yıllar önce yasaklanmış olmasına rağmen yapılan testler sonucunda bazı insanların vücudunda bu maddelere hala rastlanmaktadır. Bunun sebebi bu kimyasalların vücuttan atılamamasıdır. Özellikle 40-50 yaş üzeri insanlarda bu maddelerin sebep olduğu hastalıklara rastlamak mümkündür.

Vücutta depolanan bu maddeler ömür boyu atılamaz ve etkisini sürekli göstermektedir. Hatta anneden bebeğine dahi geçmekte bir sonraki nesle dahi etki etmektedir.

Bu ilaçların çoğu ekolojik dengeyi bozarak da hayatımızda olumsuz etkilere sebep olmaktadır. Çünkü zararlı olduğunu düşündüğümüz böcekleri öldürmek için kullandığımız ilaçlar, faydalı olanları da öldürmektedir. Hatta atılan gübreleri yem zannederek yiyen ve ölen kuşlar o kadar çoktur ki. Bu şekilde ekolojik dengenin bozulması da sonuçta yine insan hayatını etkilemektedir.

Bilim insanları beyin hücrelerinin yıkımı sonucu ortaya çıkan parkinson ve alzheimer gibi hastalıkların böcek ilaçları ile bağlantılı olduğuna dair veriler olduğunu söylemektedir.

Görüldüğü gibi tarımda kullanılan ilaçlar, gübreler ve benzeri ürünler doğrudan insan hayatına etki etmektedir. Bu yüzden günümüzde bir çok insan organik tarım ürünlerine yönelmektedir. Organik ürünler eğer sertifikalı ise bu ilaçların bir çoğundan uzak demektir. Sadece zararsız olan, izin verilen bazı ilaçların kullanıldığı ürünlerdir. Bu ürünleri tercih etmek sağlık açısından daha faydalıdır ancak bu ürünlerin maliyeti yüksek olduğu için fiyatları da normal manav fiyatlarından daha yüksektir. 

Gübre olarak da artık doğal gübrelere, özellikle de etkisinden dolayı solucan gübresine yönelme çok fazladır. Ülkemizde de şu an solucan gübresi kullanımı hızla artmaktadır.