Sevişme'de Dini Kriterler
Evliliğin en temel hedeflerinden birisi kişilerin fıtri olan cinsellik ihtiyaçlarının giderilmesi ve harama girmenin engellenmesidir. Elbette, güzel bir yuva kurmak, evlat sahibi olarak hayırlı nesillere vesile olmak çok ulvi gayelerdir. Ancak her ne kadar nefsani olsa da ibadet hayatının bir parçası olan cinsellik de evlilikteki en temel hedeflerden birisidir.
Cinsel hayatın da insani belli vasıfları vardır. İnsanlar, hayvanlar gibi sadece anlık ihtiyaçlarını karşılayarak tatmin olamazlar. Bedeni ihtiyaçlar karşılanırken ruhi tatmin de hedeflenmelidir. Bunun için, cinsel ilişkide tatmini sağlayacak dini kriterlere dikkat edilmesi gerekir.
Cinsel ilişkide tatmine ulaşmanın en önemli kriterlerinden birisi de ön sevişme safhasıdır. Sevişmek hem ruhen eşleri birbirine ısındırır, hem de tatmin duygusunu yaşamak için çok önemlidir. İnsanları hayvanlardan ayıran en önemli özelliklerden de birisidir.
Araştırmalara göre cinsel tatmin sorunu yaşayan bir çok kadın var ve bunun en büyük sebebi kadınlarla yeterince sevişilmeden ilişkiye girilmesidir yada erkeğin erken boşalmasıdır. Bu durumda kadın ne yapabilir. İslam’a göre evlilik dışı ilişkiler büyük günah kabul edilmektedir. Bu yüzden bu şekilde hareket etmek kadına karşı bir zulümdür.
Bu zulmü ortadan kaldırmak için hem bazı ayet yorumlarında hem de Peygamberimizin bazı uyarılarında bu hususa değinilmiştir.
Peygamberimizin Sevişme Konusunda Uyarıları ve Tavsiyeleri
En başta Peygamberimiz sevişilmeden ilişkiye girilmesini yasaklamıştır. Bununla birlikte dul birisiyle evlenen bir sahabiye “Senin onunla, onun da seninle sevişeceği bir bakire ile evlenseydin ya.” şeklinde uyarması sevişmeye teşvik eden sözlerindendir. “Kişinin eşi ile sevişmesini meleklerin hazır bulunacağı bir eğlence” olarak nitelemiştir.
Sevişmeksizin İlişki, Beceriksizlik ve Cefâdır
Peygamber Efendimiz, sevişmeden girilen ilişkiyi bir cefa olarak değerlendirmiştir. Bu konuda şunları söylemiştir: “Üç şey cefâdandır, kişiye pek ağır gelen, sevgiyi gideren üzücü davranışlardandır. Bunlar; Kişinin dostluk kurduğu kimsenin kişisel özelliklerini bilmemesi, kendisi için ziyâfet hazırlayan din kardeşinin davetine katılmaması ve kişinin fısıldaşmaksızın, sarmaş‐dolaş olup eğlenmeksizin eşi ile cinsî münâsebette bulunması; eşi orgazm olmadan (boşalmadan) boşalıp işini bitirmesidir.”
Başka bir hadislerinde de sevişmeden ilişkiye girilmesini hayvanlara benzetmiştir. “Sizden hiçbiriniz eşiyle hayvanlar gibi (sevişmeksizin) birleşmesin.”
Sevişme Esnasında Fısıldaşmak
Allah Resûlü bir diğer hadislerinde de şöyle buyurmuşlardır:
“Hiçbiriniz eşiyle hayvanlar gibi sevişmeksizin cinsî münâsebette bulunmasın. Arada bir elçi bulunsun.
Soruldu:
‐ Ya Resûlallah! Sözünü ettiğiniz elçi nedir?
‐ Aşk fısıltıları ve öpüşmedir.
Bu hadisten anlaşıldığı üzere eşler, sevişme aşamasında birbirlerinin kulağına güzel sözler fısıldamalı, iltifatlar etmeli, belki de birbirlerinin daha da ateşli hale getirecek sözler sarf etmelidirler.
Peygamberimizin Hayatında Sevişme Var mıdı?
Peygamberimiz, bir beşer olması yönüyle normal insanlar gibi yaşayan birisidir. Bu yönüyle evlilik hayatında da eşleriyle normal bir ilişkisi vardır. Ancak burada da Peygamberimizin uygulamaları diğer müminler için en önemli örnektir.
Tabiki özel hayatını her ayrıntısına kadar bilemeyiz ancak kendisinin ve eşlerinin bildirdiklerini kendimize örnek almamız gerekir. Bu konudaki bilgilerimizin çoğunluğu da dolaylı şekildedir. Peygamberimizin başka bir konuyu anlatırken kullanmış olduğu ifadelerden konuyla ilgili ipuçlarını yakalama şeklindedir.
Bu konuda bilinmesi gereken şudur ki; Peygamberimiz eşleriyle sevişir ve onları öperdi.
Sevişme Konusunda Sadece Erkek mi Sorumludur?
Konuyla ilgili uyarıların ve yapılması gerekenleri anlatan ifadelerin büyük çoğunluğu erkek kipi ile anlatılmaktadır. (Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki dil bilgisinde erkek kalıbı Arapça dilinin özelliklerindendir. Türkçe'de böyle bir ayrım söz konusu olmadığından yanlış anlaşılabilir.) Bu durum sanki sevişme sorumluluğu sadece erkeğin göreviymiş gibi bir izlenim oluşturabilir. Ancak durum tamamen farklıdır. Bu şekilde olmasının sebepleri ve açıklamaları şu şekildedir.
- Kur’ân‐ı Kerîm’de ve hadîs‐i şeriflerde genellikle erkek kipleri kullanılır. Fakat hüküm kadınları da içine alır. Çünkü Arapça’da, hem erkek hem de kadına hitap edildiği zaman erkek kipi kullanılır. Türkçe gramerinde böyle bir ayrım yoktur. İncelemiş olduğumuz cinsellik konusunda da durum bu şekildedir. Bundan dolayı sevişme konusunda kadınlar da sorumluluk sahibidir.
- Cinsel ilişkide aktif taraf erkektir. Kadın ruhu ise daha çok sevilmeye ve arzulanmaya meyyaldir. Bu yüzden cinsel ilişkiyi başlatan genellikle erkektir. Ayrıca kadın vücudu erkek gibi ilişkiye hemen hazır hale gelmemektedir. Fiziksel uyarıya ihtiyacı vardır. Bu durumda sevişme safhası ile kadını ilişkiye hazır hale getirme görevi erkeğin görevidir. Ancak erkek yine de bu konuda tek başına değildir. Sevişme fiili karşılıklı olarak gerçekleştirilebilecek bir fiildir.
Kadınların da sevişmekle yükümlü olduğunu anlatan hadislere bakalım.
- Peygamberimiz (s.a.v), Ümmü Seleme validemizi “sakin ol” şeklinde uyarmıştır. Bu uyarı mübarek annemizin hassasiyet ve mukabele gösterdiği çağrışımı yapmaktadır.
- Allah Resulü’nün bakire ile evlenilmesini öğütleyen hadislerinde kendisine muhatap olan sahabilere: “Senin onunla, onun da seninle sevişeceği, senin onu, onun da seni öpüp okşayacağı bir bakire ile evlenseydin ya!” buyurması, kadının sevişmede hareketli bir taraf olması gereğine açık bir işarettir.
- Utanma örtüsünü büsbütün sıyırmaksızın, kadının sevişmede aktif olması gereğini şu hadisten daha açık bir şekilde anlıyoruz: “Kıyâmet Günü Allah katında insanların en şerlilerinden biri de, kendisi karısıyla karısı da kendisiyle sevişip ilişkide bulunduktan sonra, karısının sırrını (erkeğine karşı yaptığı aşk oyunlarını) açığa vuran adamdır.” Bu hadîs, kadını erkek gibi hareketli bir taraf olarak zikretmektedir.
Sevişmek; Kadının Hem Hakkı, Hem de Görevidir
Sevişmek, kadının hem hakkı, arzulayan kocası için de görevidir. Özellikle kocasının arzulaması halinde, kocası için süslenmeyi ve kokulanmayı kadına vacip bir görev olarak yükleyen İslâm Dini’nin, kocasına karşı hayat dolu bir kadın olması görevini yükleyeceği açık bir gerçektir. Kadınlığın gereklerini üstlenen bir kadın olmak… Bu bir yücelikdir, bazılarının sandığı gibi bir eksiklik değildir. Hz. Âişe vâlidemizin şu açıklaması, kadınlarımız için yeterli bir örnektir: “Eşleri olan bizlerden biri ay hali olduğu zaman, üzerine genişce bir altlık alır, sonra da elleri ve göğsü ile Allah Resülü’ne sokulup yapışırdı.”
Vakıa Suresi’nde cennetlik kadınlar anlatılırken “Biz, onları yeniden yaratacağız. Onları bâkireler, urub; kocalarına âşık, işveli, sevişme sırasında aşk nağmeleri fısıldayan, kocaları tarafından içten bir sevgi ile sevilen ve birbirlerinin yaşıtı kılacağız.” İfadeleri kullanılmaktadır. Bu ayette anlatılanlar açık bir şekilde kadınları kadınlık görevlerini yapmaya, kocalarına karşı işveli olmaya teşvik etmektedir. Yoksa ayet sadece cennetteki hali anlatmak için değil bu dünyada da örnek olması içindir.
Sevişme'nin Hükmü
Cinsel ilişkiden önce sevişilmesini Peygamberimiz öğütlemektedir. Peygamberimizin konuyla ilgili söylediklerine bakarak İslam alimleri “Cinsel ilişkiden önce fısıldaşma; öpme, dil ve dudakları emme vs. müekked sünnettir. Aksine davranış mekruhtur.” hükmünü çıkarmışlardır.
Bu konudaki hadislerdeki yasaklayıcı ifadeler buradaki mekruhun harama yakın mekruh olduğunu da göstermektedir.
Sevişmede Bir Sınır Var mıdır?
Yasaklar konusunda esas olan, yasak olan şeyin belirtilmesidir. Buradan, açıkça yasaklanmayan şeyler, yasak değildir anlamını çıkarabiliriz. Cinsel ilişki ile ilgili dinimizin koymuş olduğu fiiller bellidir ve çok sınırlıdır. Adet ve loğusalık döneminde ilişki, anal yada ileri derecede oral ilişki gibi… Sevişme konusu ile ilgili ise sınırlayıcı yasaklar bulunmamaktadır. Bu konuda nasıl davranılacağı kişilerin kendisine bırakılmıştır.