Şemseddin Yeşil Efendi

Muhammed Şemseddin Yeşil Efendi

Mutasavvıf, vâiz, yazar.

Doğumu: 1904, İstanbul

Vefatı: 1968, İstanbul

Bu yazıya kaç puan verirsiniz?

[ratings]

Hayatı

Şemseddin Yeşil Efendi, 10 Muharrem 1322 (M. 1904) yılında İstanbul’da doğmuştur. Osmanlı’nın son dönemlerinden Cumhuriyet’in ortalarına kadar yaşamış olan bir mutasavvıftır. Soyu Abdülkadir Geylanî (561-1166) Hazretleri’ne dayanmaktadır. Ümmü Kemalzâde İmamoğulları (Koca İmamoğulları) ailesine mensuptur.
Aile şeceresinin dayandığı Ümmü Kemal, II. Murad devrinde Buhara’dan gelip halen türbesinin bulunduğu Bolu-Gerede’de tekke kurmuş bir mutasavvıftır. Şemseddin, soyadı kanunu çıkınca hocası Yeşilzâde Mehmed Sâlih Efendi’ye nisbetle Yeşil soyadını almış, halk arasında Yeşil Hoca olarak tanınmıştır.
Babası Hüseyin Efendi, Bolu’nun merkez Tekke köyünden olup Samatya civarındaki Hatuniye (Fatma Hatun) Camii imamlığı yapmıştır. Annesi Hanife Hanım, Bolu’nun Gerede ilçesi Hacılar köyündendir.
On iki yaşında babasını kaybedince ailenin geçimini sağlamak için bir süre işportacılık gibi işlerde çalışmıştır. Yirmi yaşında Hatuniye Camii’nde imamlık vazifesine başlamıştır.
Şemseddin Yeşil 1925’te İstiklâl Mahkemesi’nde yargılanmıştır. 1929’da Hatuniye Camii kadro harici bırakılınca Haseki Sultan Camii imamlığına nakledilmiştir. Müslüman Türk kadınının iffetiyle alâkalı bir vaazından dolayı hakkında açılan soruşturmada devrin müftüsüyle tartışıp görevinden istifa etmiştir. İki buçuk yıl sonra vazifeler evkafa devredilince Muhsine Hatun Camii’nde tekrar görev almıştır. Samatya Etyemez’deki Bâyezîd-i Cedîd Camii’nde 1936-1951 yılları arasında imamlık görevinde bulunmuştur. 1946’da Teşvikiye ve Yeraltı camilerinde vaaz vermek için İstanbul Müftülüğü’nden izin alır, diğer camiler için izin talebi müftülükçe uygun görülmez. Kuvvetli bir hitabet gücüne sahip olan Şemseddin Yeşil’in vaazlarına halkın gösterdiği büyük ilgi bazı yöneticilerin dikkatini çekmiştir.

Şemseddin Yeşil, Günlük gazetelerde yayımlanan yazılarının yanı sıra 20 Şubat 1947’de çıkarmaya başladığı haftalık Hakikat Yolu mecmuasında (104 sayı yayımlanmış, 10 Şubat 1949’da kapanmıştır) Yeşilzâde Sâlih Efendi ile dönüşümlü olarak başyazarlık yapmıştır. Yazılarında ve vaazlarında genellikle Kur’an tefsiri, din-medeniyet ilişkisi, modern dünyada dinin rolü, İslâm büyükleri, mutasavvıflar, Ehl-i beyt muhabbeti gibi konular üzerinde duruyordu. Muâviye’ye ve Muâviye’yi savunanlara yönelik ağır sözler sarf etmesi üzerine, Aralık 1947’de dönemin Diyanet İşleri Reisi Ahmet Hamdi Akseki’nin Şemseddin Yeşil’in hatiplik ve vâizlikten men edilmesine dair yazısı neticesinde İstanbul müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen tarafından vâizlik belgesi iptal edilmiştir. 1949’da vâizlikten alınmasına ilişkin karara itiraz için devlet şûrasında açtığı dava reddedilmiştir. Bunun üzerine Samatya’da kurduğu Yüksek Ahlâk Derneği’nde pazar günleri konferanslar vermeye başlar, bu faaliyetini ölümüne kadar sürdürür.

Şemseddin Yeşil, Muâviye aleyhtarlığı yaptığı ve Râfizîliği yaydığı iddiasıyla Tâhirülmevlevî’nin (Tahir Olgun) İslâm Yolu gazetesinde ve Abdürrahim Zapsu’nun Ehl-i Sünnet mecmuasında yayımlanan yazılarına karşı Yeşilzâde Sâlih Efendi ile birlikte Hakikat Yolu’nda cevabî yazılar kaleme almıştır. Muhafazakâr çevrelerin tepkisi yüzünden Hakikat Yolu’nun satışının giderek düşmesi üzerine 22 Mart 1948’de haftalık İslamiyet gazetesini (350 sayı yayımlanmış, 20 Mayıs 1960’ta kapanmıştır) çıkardı. Füyûzât adlı tefsir kitabını oluşturan yazıları burada yayımlanmıştır. 1950’de zaman zaman mevlid ilânları vererek cami kürsülerinde halka hitap etme fırsatı bulur.

Hakkında Anlatılanlar

Annesinden:

Şemseddin Yeşil'in annesi şunları anlatmaktadır: “Hamileliğim müddetince arkamda sağ tarafımdan tertemiz beyaz elbiseli bir zâtın devamlı kontrolünde idim. Başımı çevirdiğimde omzunu ve beyaz elbisesinin bir kısmını görüyordum. H. 1322’de Muharrem’in 10. günü sabah saat 10 sıralarında Muhammed Şemseddin Yeşil dünyaya geldi. Daha sonraki günlerde, ne zaman oğlumun salıncağını sallamak üzere yanına gelsem salıncağı sallanır durumda buluyordum; hâlbuki evde yalnız idim. Bir gün zevcimle beraber, yer sofrasında yemek yerken odamızın kapısında bir zât göründü. Elbisesinden, hamileliğim müddetince arkamda olan zât olduğunu anladım. Zevcimle beraber donup kaldık. O zât salıncağa doğru yürüdü, uzun müddet oğlumuzun yüzüne baktı ve dönüp kapıdan çıktı. Daha sonra ma’neviyata agâh olan zevcim, gördüğümüz zâtın Abdülkadir Geylanî Hazretleri olduğunu söyledi.”

Tahsil Hayatı

Şemseddin Yeşil, ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamlamıştır. Daha sonra da, yüksek tahsilini tamamlamıştır. “Osmanlı an’anesine göre 4 yaşında ve 4 aylık iken, Besmele merasimi ile Kur’an-ı Kerim’e başlayıp 5 yaşında hatim ettikten sonra Kocamustafapaşa ve Davutpaşa’da ilk ve orta  öğretimini tamamlayıp zamanın İlahiyat Fakültesi okumuştur ayrıca mimarlık eğitimi de almıştır.” Şemseddin Yeşil, İlahiyat Fakültesi’nden sonra 3 Teşrini evvel 1928 tarihinde Tapu ve Kadastro Tatbikat Mektebine başlamış fakat Umumi genel sınavlara girmediği için bu okuldan eğitimini tamamlamadan ayrılmıştır.

Yaptığı Görevler

İmamlığı

Babasının vefatından bir sene sonra Şemseddin Yeşil, babasının görev yaptığı Hatuniye Camii’nde imamlık vazifesi yapmaya başlamıştır. İmamlık vazifesine başladığında Yeşil Hoca henüz 13 yaşındadır. Bu durum bazı çevrelerde sıkıntıya neden olmuş ve imamlık yapıp yapamayacağı sorgulanmıştır. Babasının vefatından sonra imamete başladığında, 70-80 yaşındaki hocalar, bu yaşta çocuğun arkasında namaz kılınır mı, kılınmaz mı diye münakaşa etmişler ve neticede salahiyetli mercilerce “İlmi kabiliyeti varsa kılınır” diye karar alınmıştır. Şemseddin Yeşil imamlık vazifesi boyunca farklı camiilerde görev yapmıştır. 1929’da Hatuniye Camii kadro harici bırakılınca Haseki Sultan Camii imamlığına İmamet Beratı nakledilir. 1929 yılında Haseki Camii imamı olarak İstanbul Müftülüğü’nden maaş aldığı görülmekte fakat Haseki Camiinde ne kadar görev yaptığı bilinmemektedir. Ayrıca Beyazid-i Cedid (Etyemez) Camiinde görev yaptığı da bilinmektedir. Ayrıca birçok camiide vâizlik yapmıştır.

Müslüman Türk kadınının iffetiyle alâkalı bir vaazından dolayı hakkında açılan soruşturmada devrin müftüsüyle tartışıp görevinden istifa etmiştir. İki buçuk yıl sonra vazifeler evkâfa devredilince Muhsine Hatun Camii’nde görev alır. Samatya Etyemez’deki Bâyezîd-i Cedîd Camii’nde 1936-1951 yılları arasında imamlık görevinde bulunmuştur. Etyemez Camii’ndeki imamlık görevinden 10 Aralık 1951 tarihinde istifa etmek zorunda kalmıştır

Vâizliği

Şemseddin Yeşil, Etyemez Camii’ndeki imamlık görevinin yanında vâizlik görevini de yürütmüş ve İstanbul’da çeşitli camiilerde görev yapmıştır. 4 Mart 1946 yılında Teşvikiye ve Yeraltı camiilerinde vâizlik yapmak için İstanbul Müftülüğü’nden izin almıştır. Şemseddin Yeşil, bu camiilerin yanında diğer camiilerde de vâizlik için izin istemiş fakat alamamıştır. 1947 ve 1949 yıllarında haftada üç gün, Dizdariye Camii’nde ve Kumkapı İbrahim Paşa Camii’nde vaaz vermiştir.
Şemseddin Yeşil, vâizlik görevini sürdürürken 1947 yılında dönemin Diyanet Reisi tarafından vâizlik sertifikası elinden alınmış ve vaaz vermesi yasaklanmıştır. Şemseddin Yeşil’in vâizlik görevinden alınmasının sebebinin vaazlarının çok dolu olması ve halkı etkileyebileceğinin düşünülmesi olduğu iddia edilse de asıl sebebi Alevilik suçlamasıyla şikâyet edilmesidir. Ali Sümbül, bu şikâyetin sebebinin Fatih semtindeki bir camiide Hüsrev adlı bir hocanın vaazında “Muaviye’yi sevmeyen p…tir” demesi ve bunun üzerine Şemseddin Yeşil’in de, Muaviye’yi ve onu savunanları kötüleyen sözler sarf etmesi olduğunu belirtmiştir.

İmamlık Görevinden Sonraki Faaliyetleri

Şemseddin Yeşil, imamlık vazifesinden ayrıldıktan sonra daha geniş kitlelere hitap edebilmek için çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Bu faaliyetleri arasında; her Perşembe günü çıkardığı Hakikat Yolu Mecmûası, her Pazartesi günü çıkardığı haftalık İslâmiyet Gazetesi ve İstanbul’un Samatya Semtinde, pazar günleri konferanslar vererek İslam dinini anlattığı Yüksek Ahlâk Derneği yer almaktadır.

Masonluk Teklifi ve Siyasete Girme Teşebbüsü

Şemseddin Yeşil, imamlık vazifesinden alındıktan sonra, hitâbetinin güçlü olmasından dolayı mason dernekleri tarafından kendisine masonluk teklifleri gelmiştir. Şemseddin Yeşil, gelen bu tekliflere hiçbir zaman yakınlık duymamış, masonluk teklif etmeye gelen insanlara İslam’la ilgili bir şeyler anlatabilmek amacıyla onların görüşme teklifini kabul etmiştir. Ancak masonlara bir şey anlatamayacağını anladığında bu tekliflerini reddetmiştir.
Şemseddin Yeşil’in hitâbetinin kuvvetli olması ve geniş kitleleri etkilemesi sebebiyle, masonluk tekliflerinin yanı sıra siyasi partiler de siyasete girmesini teklif etmişlerdir. Şemseddin Yeşil bu tekliflerin ikisini kabul etmiş ancak milletvekili seçilememiştir. Daha sonra da bir daha siyaset ile ilgilenmemiştir. Millî Kalkınma Partisi’nden ve  Demokrat Parti’den milletvekili adayı gösterilmişse de kazanamamış, ardından siyaseti bırakmıştır.

Dernek Faaliyetleri

Şemseddin Yeşil, vâizlik görevinden alındıktan sonra İstanbul’un Samatya mevkîinde Yüksek Ahlâk Derneği’ni kurmuştur. 1952'de kurduğu dernekte 1968'e kadar fahri başkanlık yapmış ve bu dernekte on altı yıl, her hafta pazar günü içtimaî ve ahlâki konferanslar verilmiştir. İhtilâl zamanında iki sene derneğe de yasak gelmiş, kapanmış ve sonra yeniden açılmıştır. O dönem bütün dernekler kapanmıştır.

Hapishaneye Girmesi

Şemseddin Yeşil, Umran Selman’ın belirttiğine göre, çeşitli dönemlerde hapishaneye girmiştir. Ali Sümbül’e göre ise, Şemseddin Yeşil sadece 1937 yılında bir kez tutuklanmıştır. Bu tutuklama olayında Şemseddin Yeşil’in özel eşyaları ve kitapları alınmış ve geri verilmemiştir. Denizli Hapishanesi’nde tutulmuş, daha sonra suçsuz olduğu anlaşılmış ve hapishaneden çıkarılmıştır. Şemseddin Yeşil, hayatının daha sonraki dönemlerinde, özel eşya ve kitaplarının geri verilmemesinin kendisini çok üzdüğünü belirtmiş ve her fırsatta “Keşke kitaplarım geri verilseydi.” demiştir.Şemseddin Yeşil, girdiği hapishanede çeşitli dostluklar kurmuştur. Said Nursi ile kurdukları dostluk, uzun yıllar devam etmiş ve birbirleriyle daha sonra da görüşmüşlerdir.

Vefatı

Şemseddin Yeşil, 12 Rabiu’l-ahir 1388 (8 Temmuz 1968) yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Kabri Zeytinburnu’nda, Seyyid Nizam Yolu Silivrikapı karşısındaki mezarlıktadır. Her yıl 10 Muharrem’de sevenleri tarafından mevlid okutulmakta ve mezarı ziyaret edilmektedir.

Şemseddin Yeşil Türbesi adresi: Kazlıçeşme Mh., Seyit Nizam Cd No:216, 34020 Zeytinburnu/İstanbul

Şemseddin Yeşil Türbesi yol tarifini aşağıdaki haritadan görebilirsiniz.

Eserleri

Şemseddin Yeşil’in otuz iki eseri vardır. Bu eserler Yeşil Hoca’nın sohbetlerini, hutbelerini, çeşitli suallere verdiği yanıtları, çeşitli surelerin tefsirlerini, tasavvufî anlayışını, Peygamber Efendimiz’in hayatını vb. birçok konuyu içermektedir. Şemseddin Yeşil’in eserleri ve eserlerin içerdiği konular şöyledir:
a. Allâha’a Nasıl Münacatta Bulunulmalı
Bu eserde Yeşil Hoca Allâh’a nasıl dua edilmesi gerektiği ve yapılan duaların doğru olup olmadığı üzerinde durmaktadır. Ayrıca Yeşil Hoca, Allâh’a münacatta bulunurken hangi ayetlerin okunabileceğinden ve bu ayet-i kerimelerin manalarından bahsetmektedir.
b. Allâh de – Besmelenin Esrarı - Ruh Nedir?
Kitap Besmelenin Esrarı ve Ruh Nedir?’i anlatan iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Besmelenin manasını ve insana ve diğer yaratıklara olan faydaları anlatılırken ikinci bölümde “Ruh nedir?” sorusu yanıtlanmaktadır.
c. Amerikalıların Suallerine Cevaplar
Bu eserde Şemseddin Yeşil’in Amerikalı bir bilim heyeti tarafından, İslam dini hakkında sorulan yirmi üç soruya verdiği yanıtlar yer almaktadır. Bu kitapta yer alan yirmi üç soru, 1957 senesinde İslâm dini hakkında tedkikatta bulunan bir Amerikalı avukat tarafından Türkiye Diyanet İşlerine sorulmuş, fakat Şemseddin Yeşil Efendi yetkililerce verilen cevapları pek kifâyetsiz, hattâ bir kısmını da yanlış bulmuş ve bu kudsî vazifeyi kendi üzerine almıştır.
d. Bilinmeli – Kırk bir Hadis
Bu eserde Yeşil Hoca, Resûl-i Ekrem Efendimiz: "Benim sözümü işitip belledikten sonra işittiği gibi başkasına eriştirenin Allâh yüzünü ağartsın" hadisinden yola çıkarak Mü’minlerin ezberlenmesi ve uygulanması gerektiğini düşündüğü kırkbir hadis üzerinde durmuştur.
e. Bin bir Hadis
Bu eserde Şemseddin Yeşil, Buhari ve Müslim gibi sahih hadis kitaplarından derlediği hadislere yer vermiştir. Kitabın ilk basımında eserin isminden de anlaşılacağı gibi bin bir hadis yer almaktaydı ancak Yeşil Hoca kitabın son basımına on sekiz hadis daha ilave etmiş ve hadis sayısı bin on dokuza yükselmiştir.
f. Cennet – Cehennem
Bu eserde Yeşil Hoca, sekiz cennet ve yedi cehennem vasfını bütün ayrıntısıyla anlatmaktadır. Kitapta ayrıca cennet tabakalarına ve cehennem vadilerine girenlerin sıfatları yer almaktadır.
g. Din Nuru On üç Yazım
Bu eserde Yeşil Hoca din medeniyetinin ne olduğuna değinmekte, ehl-i sünnet’in kim olduğuna ilişkin açıklamalar yapmaktadır. Şemseddin Yeşil Efendi bu eserde bütün mezhep itilaflarını ortadan kaldıracak bir "ehl-i sünnet" tarifi yapmıştır.
h. Dinsizlere Cevap
Şemseddin Yeşil bu kitabı 1955 tarihinde yazmıştır. Kitabın başlangıç noktası Yeşil Hoca’nın “İlim Yayma Cemiyeti”nde gerçekleştirilen konferanslardan birinde yaptığı konuşmadır. Kitap şu cümlelerle başlamaktadır: “Bugünlerde Orta tedrisâtta din dersleri okutulacak diye yine dininin aleyhinde bazı sesler belirdi. Fakat ne yapalım ki dinsizlik hiçbir zaman ekseriyetin mezhebi olamamıştır ve olamaz.”
i. Divanü’l-Huteb
Hutbelerim kitabı Şemseddin Yeşil Efendi’nin elli beş hutbesinin toplanarak bir kitap haline getirilmesinden oluşmuştur
j. Dünya Gidişine Kur’an Ne Diyor?
Bu eser üç kısımdan oluşmaktadır. Birinci Kısım: Kur’an Nedir?, İkinci Kısım: Dünya Gidişine Kur’an Ne Diyor? ve Üçüncü Kısım: Bütün Hadisat Kur’an Karşısında Nasıl Mağlup Oluyor.
k. Füyûzât
Füyûzât Şemseddin Yeşil Efendi’nin yazmış olduğu İşari Tefsir’dir. Yeşil Hoca Füyuzât tefsirini 1943 yılında yazmaya başlamış, zaman zaman yazmaya devam etmiş ve 1966 yılında tamamlamıştır. Tefsire başlamasının temel sebebi vâizlik yaptığı dönemde cemaate Kur’an-ı Kerim’den çeşitli ayetlerinden yararlanarak vaaz etmektir. Şemseddin Yeşil Füyuzât’ı kâleme alırken de sadece ayetlerin mealini vermemiş, meali vaaz verir gibi nakletmiştir.
l. Gavs-ul Âzâm Abdulkâdir Geylanî
Bu eserde Gavs-ul Âzâm Abdülkâdir Geylanî'nin hak ve hakikate dair nutukları, Evrâd-ı Şerife-i Kâdiri, Evrad-ı Şerife’nin manası, Abdülkadir-i Geylanî'nin hayatı, Abdülkadir-i Geylanî'nin Kerametleri, Delâil-i Kâdiriyye, Hizbü’l İstiğfar’a ilişkin bilgiler yer almaktadır.
m. Hayatı Nebi Hz. Muhammed (s.a.v.)
Bu eserde Şemseddin Yeşil beşeriyatin Fahr-i Efendisi Hz. Muhammed Aleyhisselatü Vesselam’ın hayatını anlatmaktadır.
n. Hz. Ali’nin Mâlik İbn-i Eştere Emirnâmesi
Bu eserde Şemseddin Yeşil Hz. Ali’nin Mısır’a vali tayin ettiği Mâlik İbn-i Eşteri’ye gönderdiği emirnâmesini okuyucuyla buluşturmuştur. Bu kitap devlet idare edenler için önemli bir eserdir. Eserde devlet idaresinde temel alınması gereken önemli noktalar yer almaktadır.
o. İnsanî Hakikatler – Bil Bul Ol
Yeşil Hoca, bu eserinde Din ile Kur’an, Nübüvvet, Ma’rifet, İlim, Akıl, Cehl, Medeniyyet, Fazilet, Muhabbet, Adalet, Hürriyet, Huzur, Emanet, Çalışma, Rıza, Heva, Benlik, Muhasebe-i Nefs, Meşveret, Kemal, Dostluk, Tevazu vb. konular arasındaki ilişkiyi açıklamıştır.
p. İslam’ın Çağımıza Verdiği Cevaplar
Bu eserde Şemseddin Yeşil çağımız insanlarının sorduğu ve sormak istediği suallere cevap vermektedir. Ayrıca bu kitapta yaşadığımız yirminci asırda Müslümanların her sahada geri kalış sebeplerini İslam dinine inanmalarına bağlayanların zaman zaman ‘dinde reform’ isteklerine verilen ilmi cevaplar bulunmaktadır.
q. İslam Dininde Reform İsteyenlere Cevap
Bu eser, Şemseddin Yeşil Hoca’nın İslam dininde reform isteyenlere cevaplarını içermektedir. İslam dini gerilik dini midir? Bu din hangi ilimlere hangi şekilde ışık tutmuştur? vb.
r. İslam Dininde Sarsılmayan Esaslar
Bu eserde Yeşil Hoca İslam dinine ilişkin özlü sözler üzerinde durmuş ve İslam dininde sarsılmayan esasların neler olduğunu açıklamıştır. Eserde geçen özlü sözlerden bazıları şöyledir:
• “Ebediyyete inanmayanlar, fazileti menfaate pek kolay kolay tercih edemezler.
• Hata kuyusundan yol bulmak istersen, ahının ipine yapış.
• Ten ehlinin yanında edeb başkadır, gönül ehlinin yanında edeb başkadır.
• Nafile Kudrete isyan etme. Allâh'ın yollarını ölçmeye kudretimiz yok. Karar bizim akıl ve mantığımızla da değildir. Allâh'ın iradesine bağlıdır.
• Ateşi su ile korkuturlar amma, suyu ateşle korkutamazlar.
• Hayatını, gecenin hilkat, gündüzün gaflet uykusu ile geçirme. İstikbal gönül uyanıklığına bağlıdır. Gönlü uyanık adama "âşık adam" derler.
• İnsanlar, öldükleri için gam yemesinler... Ölüm vuslatdır... Ya?.. Fevt olan ma'na için gam yesinler... Fevt olan seadet için gam yesinler... Evet, Allâh'a olan taatlarındaki kusurlarından dolayı gam yesinler.
• Kötülüklerinden dolayı kalbleri pas tutanlar hakikati inkâr ederler. İmanın nuru da sıkılır, çekilir gider.
• İyiliği iyilikdir diye yapan, mukabilinde sitayiş ve mükâfata intizar etmez.
• Suyun kaynaması için ateşe ihtiyaç vardır. Yani ateş suyun pertevi oluyor. Acaba insanın pertevi nedir?
• Ey yokluk çölünden varlık vücûd-ı pazarına bir kefen tedariki için gelen beşer! Ne vakte kadar avare gezeceksin ?”
s. İslamda Nikâh Müessesesinin Manası Nedir?
Bu ederde Yeşil Hoca “Boşanma Kapısı Ne Vakit Kapatılabilir?, Çocukların Diri Diri Yetim Kalması Nasıl Önlenebilir? Ve Kızlar Ne Vakit Tam Çağında Evlenebilir?” gibi suallere cevap vermiştir. Şemseddin Yeşil bu eser için: "Aile yuvası kuran ve bu büyük mes'ûliyetin altına giren her erkek ve kadının başucundaki çekmecede bu kitap bulunmalı, karı- koca dikkatlice okumalı, herhangi bir ihtilâfları halinde buraya müracaat etmelidirler" buyurmuşlardır. Ayrıca boşanmaların, sönen ocakların, anne ve babaları sağ oldukları halde yetim kalan çocukların halleri kitapta incelenmiş, anne ve babaların çocuklarını nasıl yetiştiricekleri, dinî ve tarihî örnekler verilerek açıklanmıştır.
t. İmân – Küfür
Şemseddin Yeşil bu eserinde “Mü’min kâinatı nasıl görür?” ve “Kafir kâinatı nasıl görür?” gibi iki temel soru üzerinde tartışmıştır.
u. İslam’da Esas İmân – İnsân
Bu eserde Yeşil Hoca öncelikle “Din nedir?” ve “Din hangi sorulara cevap verir?” konularına açıklık getirmekte daha sonra da Peygamber efendimizin hadisleri üzerinden Müslümanlığın nasıl olması gerektiğine değinerek imanın nasıl kuvvetlendirilebileceği üzerinde durmuştur. Kitapta yer yer evrende yaşanan olaylardan örnekler vererek Allah’ın varlığını kanıtlamakta, Kur’an-ı Kerim’in hikmetlerinden bahsederek de bu kutsal kitabın önemine değinmektedir.
v. İslamda Semavî İşaretler
Yeşil Hoca bu eserinde İslam’ın semavî din olduğunu gösteren işaretlerin neler olduğunu tartışıyor.
w. Kitab-üd-dua ve ed’ıye-i Me’sure
Bu kitapta duanın ne olduğuna ilişkin açıklamalar, çeşitli durumlarda okunacak dualar ve Şemseddin Yeşil’in 4 Nisan 1954 ve 18 Nisan 1954’de radyodan yayınlanan Mevlid’i Şerif duaları yer almaktadır.
x. Kitâbu’l-Hac
Bu eserde Yeşi Hoca haccın öneminden haccı ifa ederken neler yapılması gerektiğinden bahsetmektedir. Ancak haccı anlatmadan önce islâmın hac dışında kalan dört şartı üzerinde durmuş ve insanların hac vazifesine nasıl hazırlanması gerektiğini açıklamıştır.
y. Kur’an’ın Kalbi Sûre-i Yâsin
Bu eser Şemseddin Yeşil Hoca’nın Yâsin, Tebareke ve Amme surelerine ilişkin tefsirlerini ve Yâsin-i Şerif’e neden Kur’an’ın Kalbi dendiğine ilişkin açıklamalarını içermektedir.
z. Miracın Hakikati Berat’ın Esrarı Oruc’un Manası
Bu kitapta Şemseddin Yeşil Hoca Mirac, Berat ve Oruc konularına değinmekte ve önemli hususlara dikkat çekmektedir. Yeşil Hoca Mirac olayını baştan sona ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır.
aa. Meşâl-i Felâh
Bu eserinde Yeşil Hoca dini celili İslam’ın bütün beşeriyetin dini olarak gönderildiği aklen ve naklen ispat etmeye çalışmıştır.
bb. Namaz Surelerinin ve Fatiha-i Şerifenin Ma’nası
Bu eserde on bir namaz suresinin (Fatiha, Fil, Kureyş, Maun, Kevser, Kafirun, Nasr, Tebbet, İhlas, Felak ve Nas) manası bulunmaktadır. Bu kitap dört bölümden oluşmaktadır. Sırasıyla; Abdest Almanın, Namaz Kılmanın Şekilleriyle Tarifi - Euzü- Besmele’nin, Fatiha-i Şerifenin ve Namaz Surelerinin Ma’nası – Esrar-ı Salat – Esrar- ı Hilkat
cc. Okumalı – Allâhın İmtihan Sualleri
Yeşil Hoca bu eserinde İslam dininin akla verdiği kıymet üzerinde durmuştur.
dd. Şeyh-i Ekber Muhyiddün-i Arabi Hakikatı Nasıl Anlatıyor – Fusûsu’l Hikem
Bu eser, Şemseddin Yeşil’in Muhyeddin-i Arabi’nin Fususil Hıkem kitabında geçen Âdem bahsine ilişkin tercümesini ve yorumunu içermektedir.
ee. Varını Allâh’a Sat
Bu eserinde Yeşil Hoca bizi yaratan Allâh’a kulluk etmemizin, O’nun emir ve isteklerini eksiksiz yerine getirmemizin bize nasıl bir kazanç sağlayacağı üzerinde durmuştur.
ff. Zirve-i Tevhid
Bu eserde muhterem Yeşil Hoca’nın, Zirve-i tevhid’e, seâdet yoluna ulaşma yolunda sorulan sorulara verdiği yanıtlar bulunmaktadır. Bu nedenle kitap ilmihal olarak da nitelendirilebilir. Kitabın son kısmında da bir lugatçe yer almaktadır.
gg. Ma’neviyyat Bağçesi Evliyaullâh Sözleri Arifler Sofrası
Bu eserde muhterem Yeşil Hoca, milyarlarca insanın gönlüne muhabbetini koyan, ismini hürmetle yâd ettiren büyük insanların: Sayıya girmeyecek kadar çok ve akla veleh verecek kadar muazzam olan kerâmetlerinden, her biri beşeriyyetin ayağının kayacağı yerlere rekzedilmiş ma'nevî birer işaret olan mübârek sözlerinden ve oturdukları ma'na sofrasında bize de sunmak lûtfunda bulundukları gıdâ-i ruhânîlerin bir nebzesinden bahsetmiştir.