Lian/Mülaene Nedir?

Sözlükte la‘n “kovmak, Allah’ın rahmetinden uzaklaştırmak” mânasına gelir. Bu kelimenin türevlerinden olan lian ve mülâane de “karşılıklı lanetleşme” demektir. Fıkıh terimi olarak lian, karısının zina ettiğini veya doğan/doğacak çocuğun zina ürünü olduğunu iddia eden kocanın hakim huzurunda bunu yeminle teyit etmesi, kadının da kocasının yalan söylediğine ve kendisinin masum olduğuna aynı tarzda yemin etmesidir. Burada yeminle beraber, lanet ve gazap içerikli bedduaları içeren sözler de sarf edilmektedir. Bu yüzden lanetleşme denilmektedir.

Lian, kocanın karısının zina yaptığı veya doğacak çocuğun kendisine ait olmadığını iddia etmesi üzerine gerçekleşecek bir işlemdir. Lian ancak hakim tarafından yaptırılabilir. Kişiler kendi kafalarına göre lian yapamaz, bu şekilde boşanamaz ve ceza uygulayamaz. Hakimin yaptırması için de erkek tarafından talep edilmesi gerekmektedir. Lian yapılabilmesi için adam ve kadın arasında geçerli bir nikahın bulunması gerekmektedir. Fasit bir evlilikte yada boşandıktan sonra lian yapılmamaktadır. Bununla beraber eşlerin akıl-baliğ, hür, Müslüman ve konuşabilen ayrıca daha önce zina cezası almamış olmaları gerekmektedir.

Erkek zina isnadında bulunduktan sonra liandan kaçınırsa zina iftirası cezası olarak 80 sopa vurulur. Şayet kadın liandan kaçınırsa kadına zina cezası uygulanır. Hanefilere göre ise liandan kaçınan erkeğe liana razı oluncaya kadar yada yalan söylediğini itiraf edinceye kadar hapis cezası uygulanmaktadır.

Lian Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Konuyla ilgili öncelikle Nur Suresindeki “Namuslu kadınlara zinâ isnad edip de, sonra bu iddialarını doğrulayacak dört şahit getiremeyenlere seksen celde (sopa) vurun. Onların şahitliklerini de ebediyyen kabul etmeyin. İşte onlar, Allah’a itâat dairesinden çıkanların ta kendileridir. Ancak bundan sonra tövbe edip kendilerini düzeltenler bu hükmün dışındadır. Çünkü Allah bağışlaması bol, merhameti çok olandır.” ayetleri nazil olmuştur. Bu ayetlerin nazil olması ile birlikte bir erkek kendi gözleri ile görse bile dört tane şahit olmadığı sürece karısının zina ettiğini ispat edemez hale gelmektedir. Hatta kendisi yalancı konumuna düşmekte, ömür boyu şahitliği kabul edilmeyecek şekilde güvenilirliğini yitirmekte ve 80 sopa ceza almaktadır. Bu durumda bir erkek karısının zina ettiğini ispatlayamaz ve çocuğun da kendisinden olmadığını iddia edemez, başkasının olan çocuğa babalık yapmak zorunda kalır.

Bu ayet nazil olduğunda sahabeden bazılara şaşırmış, "Ya Rasulallah! Allah'ın hüküm böyle mi indi?" şeklinde bu şaşkınlıklarını dile getirenler de olmuştur. Bu durum bir imtihan unsuru olarak bir süre devam etmiştir.

Daha sonar Üveymir el‐Aclânî (r.a) Allah’ın Resûlü’ne gelerek şöyle sızlandı:

‐ Ya Resûlallah! Kişi karısını bir adamla zinâ ederken yakalasa ve bunu dört şâhit getirmeksizin huzûrunuzda dile getirse, iftira ettiği gerekçesiyle ona seksen sopa vuruyorsunuz. Öldürse kısas olarak onu öldürüyorsunuz. Sussa, öfkesini içine akıtarak zoraki susuyor. Bu nasıl iştir?

Aclanî'nin bu haklı sızlanışına Peygamberimiz de hak verdi ve ellerini açıp "Allah'ım hükmünü açıkla." şeklinde dua etti. Ardından lian ayetleri indi. Lian ayeti olarak bilinen Nur Suresi 6-9. ayetlerinin meali şu şekildedir.

“Karılarını zinâ etmekle suçlayıp kendilerinden başka şâhitleri olmayanların her biri, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna, Allah’ı dört defa şâhit tutmalıdır. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah’ın lânetinin kendisi üzerine olmasını dilemelidir. Zinâ ile suçlanan kadın da kocasının yalancılardan olduğuna, Allah’ı dört defa şâhit tutmalıdır. Beşincisinde, kocası doğru sözlülerden ise kendisinin Allah’ın gazabına/öfkesine uğraması bedduâsında bulunmalıdır. Böyle yapması, kadından yüz sopa olan zinâ cezasını kaldrırır.”

Peygamberimiz bu ayetin nazıl olmasının ardından Aclanî'yi çağırttı. Ona Li’ân ayetlerini okumuş ve bazı öğütlerde bulunmuştur. Dünyada verilecek cezanın Âhiret’te görülecek azab yanında pek hafif kalacağını duyurdu. Fakat Uveymir tereddüdet meksizin şöyle dedi:

- Seni Hak Peygamber olarak gönderen Allah’ın zatı üzerine yemin ederim ki hayır; karım zina etti derken onunla ilgili olarak yalan söylemedim.

Allah Resûlü Uveymir’den sonra karısını çağırttı. Ona da öğütler verdi. Dünyada verilecek cezanın ahirette görülecek azabın yanında pek hafif kalacağını duyurdu. O da kocası gibi ikilemeksizin şöyle dedi:

- Seni Hak Peygamber olarak gönderen Allah’ın zâtı üzerine yemin ederim ki kocam olacak o adam yalancıdır.

Bu gelişme üzerine Allah’ın Resûlü la’netlemeyi erkekten başlattı. O da karısı hakkında yaptığı zina duyurusunda dosdoğru konuşanlardan olduğunu Allah’ı şahit tutarak dört defa dile getirip şehâdette bulundu. Beşincide ‐eğer zinâ isnadında yalancılardan ise, Allah’ın “lanet”inin üzerine olmasını diledi.

Allah Resûlü ikinci olarak kadını la’netleşmeye çağırdı Kadın da Allah’ı şâhit tutarak kocasının yalancılardan olduğuna dört defa şehâdette bulundu. Beşincide ‐kocası doğru söyleyenlerden ise Allah’ın “gazab”ının kendi üzerine olması bedduasında bulundu. Bu la’netleşmeden sonra Allah Resulü ikisi arasını ayırdı.

Lian Nasıl Yapılır

Liân işlemine hâkim huzurunda önce koca başlar ve dört defa, “Allah’ı şahit tutarım ki ben zina isnadında doğru söylüyorum” der ve beşinci olarak da, “Eğer zina isnadında yalancı isem Allah’ın lâneti benim üzerime olsun” sözüyle yeminini tamamlar. Ardından kadın dört defa, “Allah’ı şahit tutarım ki kocam bana zina isnadında yalan söylemektedir” der ve beşinci olarak da, “Eğer doğru söylüyorsa Allah’ın gazabı benim üzerime olsun” sözüyle liânı tamamlar. Eğer zina ürünü olan çocuğun nesebinin reddi söz konusu ise yeminleşme esnasında bu da açıkça belirtilir.

Lian'ın Sonuçları

  1. Li’ân yapılır yapılmaz karı kocanın arası ayrılır, artık boşanmış olurlar. İslam alimlerinin büyük çoğunluğuna göre artık bir daha evlenemezler. Lian yapan kadın, namuslu kadınlardandır. Ona zina isnat eden kişiye zina iftirası cezası uygulanır.
  2. Araları ayrılacağı için artık sevişemez ve cinsel ilişkiye giremezler. İlişkiye girmeleri haram, dolayısıyla zina olur.
  3. Doğacak çocuğun lian yapan koca ile irtibatı kesilir. Çocuğun nafakasını vermekle de mükellef olmaz. Çocuğun nesebi anası yönünden sabit olur. Çocuğu anasına, anası da çocuğuna varis olur. Bu çocuğa zina çocuğu diyene, böylece anasına zina iftira etmiş olana da zina iftirası cezası uygulanır.

Lianın faydaları

Birde lian uygulamasının bireysel ve toplumsal faydalarına bir bakalım.

  1. Lian’da koca için, zina ettiğini bizzat gördüğü karısından ayrılmanın vicdani ve psikolojik rahatlığı vardır. Erkek istediği zaman karısını boşayabilir ancak normal boşama şeklinde ayrılmanın kederi ve erkek üzerinde toplum baskısı oluşmaktadır. Ayrıca normal boşama da erkek kadının iddeti süresince nafakasını karşılamak ve boşanma neticesinde tazminat ödemek zorundadır. Lian'da ise nafaka ve tazminat ödemez.
  2. Lian’da, zinası dört şahitle tesbit edilemeyen ve böylece zina cezasından kurtulan kadına da manevî bir ceza vardır. Bu ceza hukuki bir ceza değildir. Hukuken kadın artık temiz sayılır. Ancak lian ile toplumun kadına bakışı değişebilir. Bu da zina gibi kötü bir fiil daha gerçekleşmeden böyle bir cezanın var olduğunu bilmek insanları zinadan uzaklaştırmaktadır. Bu da hem bireysel hem de toplumsal olarak en koruyucu bir etkendir.
  3. Lian’ın bir yararı da kişinin kendisinden olmadığına inandığı bir çocuğu üstlenmek ve bakmak mecburiyetinden kurtulmasıdır. Normal boşama şeklinde çocuğun nesebi kocaya aittir ve adam çocuğa bakmakla mükelleftir. Ancak lian'da adam artık çocuğa bakma mükellefiyetinden kurtulmuş olmaktadır. Lian, çocuk açısından sonuçları daha ağır olan bir durumdur. Bu yüzden Peygamberimiz, gözleriyle görmediği halde, şüpheden dolayı liana giden adamın Allah ile arası ayrıldığını ve Allah'ın ahiret gününde bu adamı herkesin önünde rezil edeceğini bildirmiştir.

Konuyla ilgili soru sormak için tıklayın.