Kur'an-ı Kerim Nasıl Okunmalıdır?

Fukahâdan bazıları, Kur’ân’ın, tegannî , yani mûsıkîedası ve makam ile okunmasını caiz görmemişlerdir. Tâbiînin
büyük imamı Said b. Müseyyeb , Haccac ’ın şehitettiği büyük
mücahit Said b. Cübeyr , yine bu altın çağın önde gelenlerinden İmam Nehaî ve büyük müfessir İbn Sîrîn , hep bu görüştedirler. İmam Mâlik ve İmam Ahmed b. Hanbel de bu görüşü paylaşanlardandır.20

Ancak, meseleyi insanın mûsıkî ihtiyacı nı gidermesi yönünden ele alıp değerlendirmek ve bu mevzuda verilecek
hükmü bu esasa göre vermek, herhâlde her seviyedeki insanın, her türlü ihtiyacını dikkate alan dinin ruhuna daha uygun olacaktır.
Buhârî ve Müslim’de geçen bir hadiste, Allah Resûlü’nün
(sallallâhu aleyhi ve sellem) Ebû Musa el-Eş’arî ’nin evinin
önünden geçerken onun güzel bir ses ve nağme ile Kur’ân
okuduğunu duyduğu ve “Davud’un Mizmârı” tabiriyle bu
okuyuşu övdüğü anlatılmaktadır.21

iyi bir eda, tatlı bir sadâ ve hâlis bir niyetle okunan Kur’ân-ı
Kerim, başkalarının da Kur’ân’ı sevmesine vesile olacağı için
bizzat Allah Resûlü tarafından teşvik görmüştür.

Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin Hz. Berâ’dan rivayet ettiği bir
hadis-i şerifte Allah Resûlü: ْ
ِ ُכħ
َ اÜ
ij ْ
Āَ
ÉِÖ نٰ َ
ا
ْ
óُ
ُijا ْاĝĤ
ĭ
ّ
ĺِ َ
ز” Kur’ân-ı Kerim’i seslerinizle süsleyin.”22 buyurmaktadır.
İbn Mesud (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Bir gün Allah Resûlü yanıma geldi ve: ‘Bana bir Kur’ân oku da dinleyeyim.’
dedi. Ben de: ‘Yâ Resûlallah, Kur’ân sana nazil olurken ben
sana nasıl Kur’ân okurum?’ dedim. Allah Resûlü (sallallâhu
aleyhi ve sellem): ‘Ben başkasından Kur’ân dinlemeyi severim.’ buyurdu. Bunun üzerine Nisâ sûresini okumaya başladım. Nihayet: 23 ٍ
ïĻ ِıýِÖ َ ٍ
Ù
َّ
Ĩُأ ģِّ ُ
ْ כ
īِ
א Ĩ
َ
ĭْ
َėِ إَذا ِäئ
ْ
َ َכĻ
Ę âyetine gelince:
‘Yeter! Yeter!’ buyurdu. Sustu. Baktım ki Allah Resûlü gözleri
dolu dolu ağlıyordu.”24 Âdeta İbn Mesud ’un okuduğu âyetler
onu halsiz bırakmıştı. Belki birkaç âyet daha okusa idi Allah
Resûlü eriyip gidecekti.
Kur’ân, hüzünle indi. O, hüzünlü ve kırık bir kalble okunmalıdır.25 Şu vahşet sahrasında, imkânları kıt, kudreti az ve
acz ü fakr içinde yuvarlanan insan, hablü’l-metin,26 yani kopmaz bir halat olan Kur’ân-ı Kerim’e tutunursa insanlık semasınayükselecek, en mükemmel insan olma ufkuna çıkacak,
şu girdaptan, dünya çölü nün şu boğucu havasından ve yalnızlık vahşetinden kurtulacaktır. İşte Kur’ân insana bu hissi
ve bu havayı verir. Bu sebeple, Kur’ân okurken, işte böyle
bir hava içinde okunmaya çalışılmalıdır. Bu ise, onun mânâ
derinliklerine inme nispetinde olur. İnsan, onun mânâ katmanlarına giremezse, hele ilâhî maksadı düşünmezse çok defa Kur’ân’ın derinlikleri ne açılamaz ve sinesinde Kur’ân’ın tesirini duyamaz.