Kocanın Karısı Üzerindeki Hakları

Bu yazıya kaç puan verirsiniz?

[ratings]

Evlilik müessesesi sevgi ve saygı bağları üzerine kurulan en ulvi ve kutsal bağdır. İki insan fıtratlarında da olduğu gibi birbirini severler,  hatta aşık olurlar. Daha sonra evlenmeye karar verirler ve hayat evine girerler. Daha eski dönemlerde daha çok ailelerin anlaşması üzerine kurulu olan evlilik günümüzde bir çok toplumda artık kişilerin kendi arzu ve isteklerine bırakılmış durumda.

Her ne kadar büyük bir aşk ve arzu ile başlatılsa da evliliği devam ettirmek başlamak kadar kolay olmayabiliyor. Çünkü iki farklı kişi, hatta iki farklı dünya bir hayatı paylaşmaya başlıyor ve kararlarınızı artık sadece kendi önceliklerinize göre veremiyorsunuz. Bu durumda yer yer evliliğin çoğu zaman tadı tuzu olan ama bazen de temellerine dinamit koyan sürtüşmeler başlıyor.

Bu yüzden her şeyde olduğu gibi evliliğin de düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için kurallar, karşılıklı haklar ve bu hakların yaşam hakkı olması zorunlu hale geliyor. Empati çoğu zaman sorunları çözmek için en iyi yöntem oluyor ama toplumumuzda bir çok kişi empati kurmayı da bilemeyebiliyor.

Bu durumda elbette hem kadın hem de erkek için, hem toplumsal yasalar açısından, hem medeni kanun açısından, hem de dinimiz açısından bazı kanunlar devreye giriyor. Evlilikte hem erkeğin hemde kadının elbette sorumlulukları ve hakları mevcut ama biz şimdi dinimiz açısından bir hadis-i şerifi dile getirerek erkeğin evlilik içerisinde karısı üzerindeki bazı haklarını ortaya koyacağız. Bu durum kadının evlilik içerisinde söz hakkı olmadığı anlamına gelmemektedir. Başka bir yazımızda da kadınların haklarını dile getireceğiz elbette. Bilinenin aksine evlilik içerisinde dini açıdan kadına tanınan haklar neredeyse erkeğinkinden fazladır. Çünkü erkeğe kadından çok daha fazla yükümlülükler tanınmaktadır. Aslında dinimizce de kadınlar lehine pozitif ayrımcılık olduğunu söylemek mümkündür.

Şimdi gelelim erkeğin haklarına Konuyla ilgili Peygamberimizin bir hadisi şerifi bulunmaktadır. Peygamberimiz bu hadiste şöyle buyurmaktadır.

İbn‐i Abbas (r.a) anlatıyor. Es’am kabîlesinden bir kadın, Allah’ın Resûlü’ne geldi ve şöylece ricada bulundu:

Ya Resûlallah Ben dul bir kadınım. Bana kocanın, kadını üzerindeki haklarını öğretiver. Eğer kadının yapması gerekenleri yapmayı göze alabilirsem evlenirim. Yok yapamayacağıma kanâat getirirsem dul olarak yaşamımı sürdürürüm.

Allah’ın Resûlü ona şöyle buyurdu: Kocanın kadın üzerindeki baş hakkı… arzulaması halinde kocasıyla ilişkiden kaçınmamasıdır. Kocasının kadın üzerindeki diğer hakları da şunlardır.
  1. Nâfile oruçlarını ancak kocasının izni ile tutmasıdır. Kocası ile anlaşmaksızın oruç tutan kadın (kadınlık görevinden kaçınmış ve kocasının hakkını çiğnemiş olabileceği için) açlığı ve susuzluğu ile kalır. Çünkü orucu kabul olunmaz.
  2. Kocasının izni olmaksızın (dînî ve örfî mazeretleri olmaksızın şüphe nedeni olacak şekilde) evinden çıkmaması; çıkıp sosyal ilişkiler kurmamasıdır. Eğer çıkarsa sema, rahmet ve azab melekleri evine dönünceye kadar ona, ilâhi rahmetten dışlanması için beddua ederler.
Allah’ın Resûlü’nün bu cevaplarını dinleyen kadın şöyle dedi: Benim için başka çare yok. Asla evlenmeyeceğim.

Eşler, evlilik akdinin gereği olan görevleri yapmakla yükümlüdürler. Burada Peygamberimiz 3 noktada erkeğin haklarını özetlemiş oluyor.  Bu sebeple evli kadın, ay hali ve losusalık gibi dînî, hastalık gibi tıbbî sebepler olmaksızın cinsel ilişki görevinden kaçınamaz. Kaçınmamalıdır. Çünkü mâzeretsiz erteleme bile hak ihlâli olarak günahkâr kılar. Bunun gibi kadın, kocasında, bir başka erkekle ilişkiye girildiği şüphesi uyandıracak şekilde, bilgi vermeksizin başına buyruk olarak dolaşamaz, sosyal ilişkiler kuramaz.