İslam'a Göre Mal Karşılığında Boşanılabilir mi?

Kadının kocasında boşanma talep edebileceği durumların bir kısmi cinsellikle ilgili kusurlardır. Cinsel kusurların yanında adamın kaybolması, haber alınamaması, hüküm giyerek cezaevinde hapiste bulunması gibi sebeplerle de kadın boşanma talep edebilir. Bunların dışında bir kadın, yapmış olduğu evlilikten pişmanlık duyabilir. Bu durumda kadın ne yapmalıdır.

Erkek boşanmak istese bu hakkı dinen her zaman mevcut. Yada eşi ile bazı problemleri yada cinsel sorunları olsa bile dinen ikinci eşi alarak mağduriyetini giderme şansı vardır. Ancak kadının ne boşama yetkisi ne de ikinci eşle evlenme hakkı yok. Bu durumda kadın ne yapabilir. Bu durumdaki kadınlar için dinen bir çıkış kapısı vardır. Bakara Suresi 229. ayette "iftida" olarak geçen ve dini literatürde de "Hul" olarak isimlendirilen bir uygulamaya başvurabilir.

Hul, para yada mal karşılığında kadının kendisini boşatmasıdır. BU işlem Kur'an ve Peygamberimizin sünneti ile geçerlilik kazanmış bir uygulamadır. İlgili ayette şöyle buyurulmaktadır: “Boşama iki defadır. Bundan sonra kadınlar ya iyilikle tutulur ya da güzellikle bırakılır. Eşlerin Allah’ın koyduğu evlilik akdinin gereği olan sınırları koruyamama endişeleri dışında, kadınlara (mehir olarak) verdiğiniz mallardan herhangi bir miktarı geri almanız size helâl değildir. (Yöneticiler, Yargıçlar/Veliler olarak sizler de eşlerin) Allah’ın koyduğu evlilik akdinin gerekleri olan sınırları koruyamamalarından endişe ederseniz, kadının boşanması için bir bedel vermesinde her ikisine de bir günah yoktur. İşte Allah’ın koyduğu sınırlar bunlardır. Bunları aşmayın. Allah’ın koyduğu sınırları aşanlar, işte onlar zalimlerdir.”

İftida / Hul Uygulamasında İki Farklı Şekil Düşünülebilir

  1. Kocanın geçimsizliği sebebiyle kadın doğrudan hul talebinde bulunabilir. Kocasının bir kusuru yok ve ondan şikayetçi değil ancak yine duygusal olarak onu sevemiyor ve bağlılık hissedemiyorsa bu sebeple de kadınlık görevlerini yerine getirememe endişesi ile hul talebinde bulunabilir.

Peygamberimiz kendisine boşanmak için başvuran Sabit b. Kays'ın eşi Cemile'yi bu şekilde boşamıştır.

İbn‐ü Abbas (r.a) rivâyet ediyor. (Oldukça çirkin ve cüce bir adam olduğu rivâyet olunan) Sâbit ibn‐ü Kays’ın karısı Cemîle, Hz. Peygamber’e (sav) gelir ve için döker.

‐ Ya Resulallah! (Kocam) Sâbit’in dindarlığı ve ahlakına kusur bulamam. Fakat onu bir türlü sevemiyor ve ona bağlılık hissi duyamıyorum. Bu sebeble İslâmi bir hayat yaşarken küçümsemek veya arzularına karşılık vermemek gibi kafirce bir uygulama içine düşmekten de çekiniyorum.

Allah Resulü, onun bu sözlerinden boşanmak istediğini anlayınca sorar.

‐ Mehir olarak aldığın bahçesini ona geri verir misin?

‐ Evet, vermeye hazırım.

Allah Resulü (sav) kocası Sâbit’i çağırdı ve ona şöyle buyurdu:

‐ Bahçeni geri al ve onu boşa.

Böyle bir durumda koca vermiş olduğu mehri yada daha fazlasını alabilir. Bunda bir sakınca yoktur.

2. Hulda düşünülebilen ikinci bir şekilde erkeğin bu durumu kendi lehinde kullanmasıdır. Şayet zengin bir eşi var ve boşayarak onun malından yararlanmak için kadın üzerinde baskı kurabilir. Kadın da bu baskılardan kurtulmak için adama para yada mal verir ve kendisini boşamasını ister. Bu şekilde adam kadının malından almış olur.

Bu şekilde adamın kadına zulmetmesinin hesabı Allah katında hesabı verilecek bir davranıştır. Ancak hukuki açıdan boşanma ve para alması geçerlidir.

Bu durumda kadın hul verebileceği gibi mahmemeye giderek boşanma davası da açabilir. Malikilere göre hakim geçimsizlik sebebi ile boşanmalarına hükmedebilir.

Hul’un Hükmü

Kadının hul yoluyla boşanma talebi, ancak kocasının kabulü veya yargı yoluyla geçerlilik kazanabilir. Ne var ki ısrarlı hul talebini geri çevirmek, Sünnet’e aykırılıktır ve kocayı Allah katında sorumlu kılar.

Yukarıda sunulan hadîste, Allah’ın Resûlü’nün kadının talebini sonuçlandırıcı tavrı ölçü alınarak, hul talebini ilgili ve yetkili hakimin reddedemeyeceğini, reddetmesi halinde onun da günahkar olacağını söyleyebiliriz. Kaldı ki Bakara suresinin 229. ayetine göre hakimin hula talebini geri çevirmeye hakkı olmadığı da ileri sürülmektedir.