Cinsel İlişki'ye Girmek Orucu Bozar mı?

Ramazan ayı, oruç ibadet ve nefsi terbiye ayıdır. Bu yüzden Ramazan ayında Müslümanlar oruç tutarlar. Oruç sabah tan yerinin ağarmasından, akşam güneş batana kadar hiç bir şey yiyip içmeme, cinsel ilişkiden uzak durma ve orucun sıhhatine zarar verecek dinimizin hoş görmediği fiillerden uzak durma şeklinde tutulmaktadır. Bu yüzden oruçlu iken cinsel ilişkiye girmek aile içi haramlardan bir tanesidir. Bununla birlikte Ramazan ayında geceleri, yani oruçlu değilken karı kocanın cinsel ilişkiye girmesi yasak değildir.

Bu konuda Bakara Suresinin 187. ayetnde "Ramazan ayının oruçlu günlerinin gecelerinde kadınlarınızla cinsî münâsebet size helâl kılındı…” buyurulmuştur.

Ramazan'da Cinsellik ile İlgili Bazı Meseleler

  1. Boşalma olsun veya olmasın oruçlu iken bilerek cinsel ilişkide bulunmak orucu bozar. Hatırlanması halinde bırakılması şartıyla unutarak cinsel ilişki orucu bozmaz.
  2. İmsakdan sonra, yani oruç başladıktan sonra kişi uyur ve rüyasında ilişkiye girdiğini, orgazm olduğunu görür, hatta kalktığında kendisi de orgazm olmuş ise bu durum orucu bozmaz. Sadece gusül abdesti alması gerekir ve orucuna devam eder.
  3. Ramazanda imsaktan önce, yani oruç başlamadan önce cinsel ilişkiye girmek ve gusül abdestini de oruç başladıktan sonra almak oruca zarar vermez.
  4. Cinsel ilişkiye girmeksizin yapılan sevişme sırasında boşalmak da orucu bozar, kişiyi günahkâr kılar. Ancak kefaret gerektirmez.Yalnızca bir gün kaza orucu tutmayı gerektirir. Şehvetlenmeden ötürü farkına varılmadan gelen akıntı yani Mezi ise orucu bozmaz.
  5. Mastürbasyon yaparak boşalmak da yine orucu bozar. Ancak bir gün kaza orucu tutmayı gerektirir. Kefaret orucu tutmaya gerek yoktur.
  6. Sağlık problemleri sebebiyle ön yada arka organa yani vajina veya makata parmak sokulması, daha açık ifadesi ile doktorun muayene amacıyla parmağını sokması orucu bozmaz.

Yukarıdan da anlaşıldığı üzere orgazm olmadan sevişmek orucu bozmamaktadır. Ancak orucun faziletini düşürebilir. Bu yüzden ihtiyatlı davranmak mümkün olduğunca oruçlu iken bu tarz davranışlardan uzak durmak gerekmektedir.

Bir sevgi ifadesi olarak, şehvetle değilde sevgi ve şefkatle öpmenin ise orucun faziletine bir zararı olmayacaktır. Çünkü oruçlu iken kişinin eşini öpmesini bir çiçeği koklanmaya benzeten ve sakıncalı olmadığını bildiren Allah Resûlü
bizzat kendisi de eşlerini öpmüştür.

Eşlerinden Hz. Âişe (r. anha) anlatıyor:

‐ Allah Resûlü öpmek için bana yaklaşınca; “ben oruçluyum” dedim.

“Ben de oruçluyum” buyurdu ve yaklaşıp beni öptü.

Yukarıda sunduğumuz hadîs, benzeri hadîslerle bir arada değerlendirildiğinde Allah Resûlü’nün cinsel haz almak için değil de, eşlerinin gönlünü almak için öpüp‐kucakladığını göstermektedir.

Oruçlu iken cinsel arzuyla sevişmek, orucun farz kılınmasındaki amaçla bağdaşmayacağı ve cinsî münâsebete yol açabileceği için, Allah Resûlü oruçlu gençlerin ve gencimsi yaşlıların sevişmesine müsade etmemiştir.

Amr İbnül‐As’ın oğlu Abdullah (r.a) anlatıyor.

Hz. Peygamber’in (sav) huzûrunda bulunuyorduk. Bir genç gelerek sordu:

‐ Ya Resulallah! Oruçlu iken eşimi öpebilir miyim?

‐ Hayır, öpemezsin.

Bir süre sonra da yaşlı bir adam geldi ve sordu.

‐ Yâ Resûlallah! Oruçlu iken eşimi öpebilir miyim?

‐ Evet, öpebilirsin.

Aynı soruya farklı cevaplar vermesinden ötürü birbirimize bakakaldık. Hz. Peygamber farklı cevaplar verişinin sebebini şöyle açıkladı:

‐ Birbirlerinize niçin baktığınızı anladım. Hiç şüphesiz sizler de bilirsiniz ki, yaşlı adam arzularına daha çok hakim olur.

Oruçlu İken Cinsel İlişkiye Girmenin Kefareti

Oruç kefareti ile ilgili Kur'an'da direk bilgi olmasa da Peygamberimiz'in (sav) uygulamaları ile konuyla ilgili bilgi sahibi oluyoruz.

Ramazan orucunu bozmanın kefareti normalde iki ay ard arda oruç tutmaktır. Ancak cinsel ilişkiye girmek sadece oruç bozmak değil, Allah'ın yasaklamış olduğu ayrıca bir haramı işlemektir. Bu yüzden kefareti sadece iki ay oruç tutmak değildir ama bu da seçeneklerden birisidir.

Oruçlu iken cinsel ilişkinin kefareti köle azad etmek, ard arda iki ay oruç tutmak yada altmış fakiri doyurmaktır. Bu konuda peygamberimizin uygulaması şu şekildedir.

Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor.

Bir mü’min Allah’ın Resulü’ne geldi ve şöyle deyiverdi:
‐ Mahvoldum Yâ Resûlallah!
‐ Dur bakalım, seni mahveden nedir?
‐ Ramazan orucunu tutarken, karımla cinsî münâsebette bulundum.
‐ Azad edecek bir esir bulabilir misin?
‐ Hayır. Ardarda iki ay oruç tutabilir misin?
‐ Hayır.
‐ Altmış fakiri doyurabilecek yiyeceği bulabilir misin?
‐ Hayır.

Bu diyalogdan sonra adam oturdu. Bu sırada Allah Resulü’ne içi hurma dolu bir zenbil getirilince şöyle buyurdu:

‐ Al da bunu sadaka olarak dağıt.

Adamcağız da şöyle dedi:

‐ Bizden daha fakirine mi vereyim Ya Resulallah! Allah’a yemin ederim ki bir ucundan diğer ucuna kadar Medine’de bu hurmaya bizden daha ihtiyaçlı olan bir tek aile bile yoktur.

Adamcağızın bu sözleri üzerine (yalnız tebessüm buyurmak adeti iken) Allah Resulü yan dişleri görülürcesine güldüler ve şöyle emir buyurdular:
‐ Hadi git de bunu ailene yedir.