Cinsel İlişkiden Uzak Durmak Haram mıdır?

Evlilikte eşlerin temel görevlerinden birisi de karşılıklı cinsel görevleri yerine getirmektir. Aksi takdirde bir tarafın ihtiyaçları karşılanmamış ve kişi günaha itilmiş olabilir. Günümüzde insanların teşhirciliğe varan giyim tarzlarının, bir çok ruhsal bunalımların, zinaya girmelerinin sebeplerinden birisi de eşlerin birbirinin cinsel ihtiyaçlarını zamanında ve olması gerektiği gibi karşılamamasına bağlı olarak tatminsizliktir. Bu yüzden eşlerden bir tanesinin cinsel görevlerini yerine getirmemesi yani cinsel ilişkiden uzak durması durumunda karşı tarafı haramlara doğru itmiş olmaktadır. Dolayısı ile eşler arasında cinsel görevleri yerine getirmek farz, bu görevlerden kaçınmak ise haramdır. 

Kadının Cinsel Görevden Kaçınması

Öncelikle cinsel görevlerden kaçınmak nasıl olur bunu anlamaya çalışmak gerekmektedir. Kadın her an kocasının cinsel arzularına cevap vermek zorunda mıdır? Bunun istisnaları yok mudur? gibi soruların cevaplarını anlamak gerekir. Evet erkeğin cinsellikle ilgili karısı üzerinde hakları vardır ancak kadın adetli iken, lohusalık halinde ve sağlıkla ilgili engelleyici hastalıklarda cinsel göreviyle sorumlu değildir. Hatta dinimizin yasaklamış olduğu bu durumlardan dolayı kadının kocasına itaat etmemesi de bir görevdir. Bunun gibi engelleyici durumlar dışında kadının, kocasının cinsel arzularını yerine getirmesi gerekir. Aksi bir durumda günaha girilmiş olur. Çünkü evlilik bir akiddir ve bu akdin gereklerinden birisi de cinsel ilişki ve tatmin duygusunun karşılıklı olarak yaşanmasıdır.

Konunun daha iyi anlaşılması için kadının kocası karşısındaki durumunu açıklayan hadislere bir bakalım.

Kadının Kocası Karşısındaki Durumu

Sahâbî Huseyn b. Muhsan, anlatıyor. Teyzem bana şöyle dedi:

- Bir iş için Allah’ın Resûlü’ne geldim. Bana sordu:

‐ Ey kadıncağız! Kocan var mı?

‐ Evet var dedim. Daha sonra aramızda şu konuşma geçti:

‐ Kocanla aran nasıl?

- Âciz kaldığım hizmetleri dışında bütün gücümü kullanarak ona karşı vazifelerimi yerine getirmeye çalışıyorum Yâ Resûlallah!

‐ Kocanla ilişkilerini iyice bir gözden geçir bakalım. Zira o senin Cennet’in ve Cehennem’indir.

Bu hadisten anlaşıldığı üzere kocaya karşı görevleri yerine getirmek kadın için cennete yada cehenneme gitme sebebi olabilmektedir. Bu durum karı-koca ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. 

Bu durumu Peygamberimiz başka bir hadislerinde de şöyle açıklamaktadır. 

- Size Cennet’lik kadınlarınızı tanıtayım mı? Onlar, kocalarına zulmettikleri veya onlar tarafından bir haksızlığa uğratıldıkları zaman bile kadınlık bilinciyle kocalarına karşı:

- Seni hoşnut etmedikçe uyumayacağım diyebilen, eşlerine düşkün, doğurgan kadınlardır.

Bu hadislerde Peygamberimiz amacı elbette kadınları sex köleleri haline getirmek değildir. Karşılıklı olarak aile içi hak ihlallerini önlemeye çalışmaktır. Zira Peygamberimizin konuyla ilgili sözleri sadece kadınlara yönelik değil benzer şekilde kadınların haklarını korumak için erkeklere de uyarılarda bulunmuştur. Kur'an'da da kocanın karısı üzerinde hakları olduğu gibi, kadının da kocası üzerinde hakları olduğu bildirilmiştir. (Bakara 187 ve 228. ayetler) Bu durum kadının da kocası için cennet yada cehennem olabileceğini göstermektedir.

Bu anlattıklarımız elbette eşlerin karşılıklı olarak birbirlerinin cinsel arzularına önem vererek cennete gideceklerini söylemiyoruz. Ancak bu konunun insanın ahiret hayatına etki edecek önemli bir unsur olduğunu hatırlatmak istiyoruz. 

Kadının Cinsel İlişkiden Uzak Durmasını Yasaklayan Hadisler

Kadının aile hayatındaki en önemli görevlerinden biri kocası ile yaşayacağı cinsel ilişkidir. Bunun için Peygamberimiz Şöyle söylemiştir: “… Canımın kudreti altında bulunduğu Allah’a yemin ederim ki kocasının (kocalık) hakkını ödemedikçe kadın Rabbinin hakkını ödemiş olamaz…” (İlişkide bulunmak için) Kişi karısını yatağına çağırdığı zaman, (tıbbî veya dînî bir mazereti olmaksızın) kadın gelmekten kaçınır, kocası da bu sebeple ona kırgın ve kızgın olarak gecelerse, melekler sabaha kadar o kadının Allah’ın öfkesine uğramasını dilerler.

Başka bir hadiste de şunları söylemiştir Peygamberimiz: “Dönünceye kadar sahibinden kaçan esirin, kendisini istemeyenlere imamlık yapan kişinin ve bir de kendisine kırgınlığı ve kızgınlığı devam edip dururken kocasının cinsel arzularına karşı direten kadının… Bu üç zümrenin namazı kulaklarını aşmaz; Allah katına yükselip kabul olunmaz.”

Bu hadislerden anlaşıldığı üzere kadının cinselliğinden yararlanmak kocanın en doğal hakkıdır. Kadının da bu konuda kocasına elinden geldiğince yardımcı olması gerekmektedir. Bunun aksine davranarak cinsel ilişkiden uzak durmak şeklinde kocasının bu hakkını engellemeye çalışan kadın günahkar olmuş olmaktadır. Bu durumun sebebini yazımızın en başında belirtmiştik. Erkek böyle bir durumla karşılaştığında ise İslam Dininin kendisine verdiği sınırlar içerisinde karısına bazı cezalar uygulama hakkına sahiptir. Bunlar nafakanın kısılması, cinsel yalnızlığa itilme ve yaralamadan hafifçe fiziksel tepki gibi cezalardır. En son olarak da bu durum boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir. Ancak erkek bu durumda bu cezaları uygulamakla sorumlu değildir. Bu sadece bir ruhsattır ama uygulanmak zorunda değildir. 

Buradaki cezalar konusunun iyi anlaşılması gerekmektedir. Çünkü bu ruhsatı kullanırken de kadınların hakları ihlal edilebilir. Bu yüzden sınırların iyi bilinmesi gerekmektedir. 

Özellikle kadınların dövülmesi konusunda Peygamberimiz hiçbir zaman teşvik etmemiş ve böyle bir davranışı onaylamamıştır. Ancak bu ruhsattan ötürü de karısına hafif şiddet uygulayan erkekleri kınamamıştır. Bu konuda örnek olabilecek bir olaya bakalım.

Ebu Saîd (r.a) anlatıyor:

- Bizler yanında bulunuyorken Allah’ın Resûlü’ne bir kadın geldi ve şöylece şikâyette bulundu:
‐ Yâ Resûlallah! Kocam Safvan b. Muattel namaz kıldığım zaman beni dövüyor. Oruç tuttuğum zaman orucumu bozduruyor…

Allah’ın Resûlü huzûrunda bulunan Safvan’a karısının şikâyetlerine ne diyeceğini sordu. Safvan da şöylece konuştu:

- Karımın “namaz kıldığım zaman beni dövüyor” demesi doğrudur. Ancak bir namazda iki sûre okuyor, ben de onun böyle iki uzun sûre okumasını men ettim; ama söz geçiremedim.

Allah’ın Resûlü, Safvan’ın bu açıklaması üzerine şöyle buyurdu:

‐ Evet bir sûre de olsa namaz kılan kişi için kâfi gelirdi.

Safvan cevaplandırmaya devam ederek şöyle dedi:

‐ “Oruç tuttuğum zaman orucumu bozduruyor” şeklindeki şikâyeti de gerçektir. Yâ Resûlallah! Karım nâfile oruçlara devam edip gidiyor. Ben ise genç bir adamım, üstelik gece çalışıyorum, sabredemiyorum.

Safvan’ın bu sözleri üzerine Allah’ın Resûlü şöyle buyurdu:

‐ Ramazan orucu dışında kadın ancak kocası ile anlaşarak oruç tutabilir.

Kadınların her türlü şikayetlerini Peygamberimize iletebildiklerini gösteren bu hadîs, kadınlık görevinden kaçınılması sebebiyle dövmeyi kınamamakla birlikte açık bir onay da vermemektedir. Ancak hadisimiz eşinin arzulu bekleyişini bildiği halde namazını uzatıp duran ve kocası gece çalıştığı için gündüz arzulanacağı bilincinde olduğu halde oruca kalkan kadının mazur görülemeyeceğini göstermektedir.

Ayrıca bu hadis, namaz ve oruç gibi ibadetlerin, eşe ve işverene karşı görevlerin yapılmasına mani olmaması gerektiğini de göstermektedir.

Cinsel İlişki Konusunda Kadının Kocasını Oyalaması Haram mıdır?

Kadının kocasına oyalaması da bu konudaki haramlardan birisidir. Yani kocası çağırdığı zaman geldim geliyorum gibi ifadelerle onu bekleterek uyuyuncaya kadar beklemesi de haramdır. Aşağıdaki hadis, bu durumu açıklamaktadır.

Allah’ın Resûlü: Allah erteleyen kadına la’net etsin, buyurdu. “Erteleyen kadınlar kimlerdir Ey Allah’ın Peygamberi?” şeklinde bir soru yöneltilince de erteleyen kadınları şöylece tarif buyurdu:

- “Erteleyen kadınlar, kocaları tarafından arzulanıp istenen, fakat‐geldim, geleceğim diyerek, kocaları uyuyuncaya kadar onları bekletip oyalayanlardır.”

Kadınlık Görevini Yerine Getiremeyen Kadınlar Sorumlu mudur?

Kadın normal şartlar altında kocasının cinsel isteklerini yerine getirmekle mükellef olduğunu yukarıda anlamış olduk. Ancak kocasının ardı arkası kesilmeyen ve güç yetirilemeyen cinsel isteklerini de yerine getirmekle sorumlu mudur? ve yerine getiremediği bu isteklerden dolayı günaha girmiş olur mu? 

Tabiki hayır. Çünkü Allah kimseye kaldıramayacağı yük yüklemez. Bundan dolayı kadının güç yetiremediği durumlar ile sorumlu tutulması düşünülemez. Böyle bir durumda kocanın sabırlı davranması gerekir. Son çare olarak ise İslam'ın izin verdiği dairede ikinci bir eş almasıdır. 

Erkeğin Cinsel Görevden Kaçınması

Kadınların cinsellik ile ilgili görevinden ve bu görevi yerine getirmeme durumunda neler olduğundan bahsetmiş olduk. Peki erkekler eşlerine karşı cinsel ihtiyaçları giderme konusunda sorumlu değil midir? Ve görevlerini yerine getirmedikleri takdirde erkeklere yaptırım yok mudur? Kadınların cinsel hakları nelerdir?

Kur’ân ifadesiyle erkek de kadın için cinsel haramlardan koruyucu bir örtü olduğundan hiç şüphesiz aynı şekilde kocanın cinselliğinden yararlanmak da kadının hakkıdır. Bu hakkını almasına yardımcı olmak da kocanın görevidir. Kocanın bu vazifesini yapmaması da, onu hem suçlu, hem de günahkar yapar.

Hakkı hep erkekte, görevi de hep kadında gören anlayış İslam'a uygun bir düşünce değildir.

Bununla birlikte kadınla erkek arasında bedensel ve ruhsal olarak bazı farklar bulunduğu için, erkeğin cinsel görevini yapmamasını kadının cinsel hakkının çiğnenmesi şeklinde incelemek daha doğru olacaktır. 

İslâm’da erkek gibi kadın da cinselliği olan bir varlık olarak değerlendirilmekte, görevlendirmede aralarında fark gözetilmemektedir. Erkeklere olduğu gibi kadınlara da gözlerini korumaları ve gözlerden korunmaları emrolunmakta, erkekler gibi kadınlara da zinâ yasaklanmaktadır. Zinâ sebebiyle erkeklere verildiği gibi kadınlara da ceza verilmektedir. 

Bu konuda örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu durum cinsel yükümlülükler yönünden kadın ve erkeğin aslında aynı olduğunu göstermektedir.  Kadın erkek gibi sorumlu olur da erkek gibi hak sahibi olamaz mı? Elbete ki olur. Erkeklerin hakkı ne ise kadınların da hakkı odur. 

Cinsel İlişki Farz mıdır?

Cinsel ilişkiden uzak durmayı yasaklayıcı bu kadar emir ile eşler arası cinsel ilişkinin gerekliliği anlaşılmış oluyor. Peki eşlerin cinsel ilişkiye girmeleri farz mıdır?

Bu konuda diğer mezheplerce bir ictihad ortaya konulmamış olsa da Ahmet b. Hanbel en az dört ayda bir ilişkiye girmenin farz olduğunu belirtmektedir. Bu düşüncesinin temelini ise dinimiz tarafından yasaklanan ila hükümlerine dayanmaktadır. Çünkü ila yapan kocaya mahkeme karısı ile ilişkiye girmesi için dört ay süre vermekte ve dört ay sonunda adam ilişkiye girmemekte ısrar ederse hakim karı kocayı boşamaktadır. Ahmet b. Hanbel de ila ile ilgili bu hükme göre en az dört ayda bir cinsel ilişkinin farz olduğunu bildirmektedir. 

Yolculuk yada hastalık gibi mani bir durum için hüküm nedir? Koca uzun bir yolculuğa çıkar ve dört aydan daha uzun süre eşinin yanına dönmezse kadının mahkemeye başvurma hakkı vardır. Yani koca en geç dört ay içinde karısına dönme zorundadır. Bu durumda kadın mahkemeye başvurursa, erkeğe eşine dönmesi gerektiği yazılı olarak bildirilir. Adam dönmemekte ısrar ederse hakim evliliği sona erdirir. 

Hz. Ömer'in de konuyla ilgili bir uygulaması bulunmaktadır. Buna göre Hz. Ömer devlet başkanı olduğu dönemde Medine'de gece kontrolüne çıkar. Bir evden nağmeli bir ses duyar. Bu ses bir kadın sesidir ve kocasının uzakta olduğundan sızlanmaktadır. Eğer Allah'tan korkup, insanlardan utanmasa yapacağını bildiğini söylemektedir. 

Hz. Ömer, kadının durumunu araştırır. Kocasının silah altına alınmış bir asker olduğunu öğrenir. Sonra annemiz Hz. Hafsa'ya gider ve bir kadının bu şekilde cinsel ayrılığa ne kadar dayanabileceğini sorar. Ardından da bu konuyla ilgili iki ayı yolculuk olmak üzere askerler için altı aylık bir süre belirleyerek genelge yayınlar.