Bayanın Evlilikte Tercih Hakkı Var mıdır?

Bu yazıya kaç puan verirsiniz?

[ratings]

Geleneksel İslam hukukunun en önemli konulardan birisi de, evlilikte velâyet konusudur. Velâyet, bir kimsenin iznine gerek kalmadan doğrudan tasarruf hakkına sahip olmaktır. Velâyetin meşru kılınmasının sebebi de, tasarrufu sınırlı olanların ve deli olanların yararını kollamak, acizliklerinden ve zayıflıklarından dolayı zarara uğramalarına engel olmak, onların haklarını muhafaza etmektir.

Evliliğin kaydını ve denetimini kapsayan bu kavram, Kur’an âyetlerinden ve Allah Resulünün uygulamasından görüldüğü gibi, özel anlamda babanın/ailenin velâyetini, kamu anlamında da devletin velâyetini ifade etmektedir. Buna göre bayanın evliliği konusunda karar hakkı kızın velisine yani babasına yada velisi olabilecek bir yakınına yada daha genel anlamda devlete verilmiş olmaktadır. O zaman bayanlar, istedikleri kişi ile evlenemezler ve kendilerine gösterilen kişiyle evlenmek zorunda kalacaklardır. 3 büyük İslam mezhebi -Şafiilik, Hanbelilik ve Malikilik- bu kaideyi bu şekilde kabul etmişlerdir.

Bayanın evlilikte tercih hakkı konusuna gelince 3 büyük mezhebe -Şafiilik, Malikilik ve Hambelilik- göre bayanın evlendirilmesi yetkisi velisine verilmiştir. Bu durumda ise yukarıdaki tanıma göre kadın, sanki deli ve kendi hakkını koruyamayacak olanlarla aynı derecede görülmüş olmaktadır. Ancak bu durum Kur’an âyetlerine muhalif görünmektedir. 

Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey, Kur’anın hiçbir âyetinde, velâyet kelimesi, geleneksel İslam hukukunun bu kelimeye yüklediği anlamda geçmemesidir. Geleneksel İslam hukukunun bazı ekollerinin velinin olmazsa olmaz varlığına ve evlendirme yetkisine delil olarak gösterdikleri“…marufa uygun anlaştıkları takdirde, kocalarıyla evlenmelerine engel olmayınız” ayeti de yanlış yorumlanmıştır. Maliki, Şafii ve Hanbeli mezhepleri bu âyeti, kadını nikâh tarafı olarak değil, nikâhın konusu yapacak şekilde ve onu evlendirme yetkisini velisine ait olacak şekilde yorumlamışlardır. Bu ayette kadın "nikahlanmak" fiilinin faili yani öznesi olarak geçmesine rağmen, nesne olarak ele alınmıştır. 

Farklı anlama gelse de velâyet ile “veli” kelimelerinin kökü aynıdır. “Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir” (Tevbe 9/71) ayetinde veli kelimesi kullanılmış ve velilik konusunda Allah kadını erkekten ayrı değerlendirmemiştir. Yani kadın da erkek gibidir. Buradan da kadının nikah konusunda erkek gibi kendi kararını verme yetkisine sahip olması gerektiği düşüncesi çıkartılabilir. 

Velisiz nikâh olmaz Hadisi

Bir hadislerinde Peygamberimiz “Velisiz nikâh olmaz." buyurmuşlardır. 

Başka bir hadiste ise “Hangi kadın, velisinin izni olmadan nikâhlanırsa onun nikâhı batıldır, onun nikâhı batıldır, onun nikâhı batıldır. Erkek onunla ilişkiye girmişse bu ilişkiye karşılık kadının mehir alma hakkı vardır. Eğer anlaşamazlarsa sultan (yetkili kişi) velisi olmayanın velisidir.”

Bu hadislerde de veli kelimesine yüklenen anlam iyi anlaşılmalıdır. 

Sünnete Göre Kadının Evlilikte Tercih Hakkı

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur. “Dul kadın, kendisininin onayı alınmadan evlendirilemez.  Bâkire de kendisininin izni alınmadan evlendirilemez."

Tabiki sadece bu sözlü uyarılarla sınırlı değildir. Peygamberimizin bu konuda bizzat kendi uygulamaları da vardır. Peygamberimiz, akrabasının ve yakın dostlarının kadınlarından birini evlendireceği zaman, onun yanına gelir ve ona şöyle buyururdu:

‐ Ey kızcağızım! Filanca kişi seninle evlenmek istiyor. Onu istemiyorsan, “Hayır” de. Zira hiçbir kişi “hayır” demekten sıkılmaz. Eğer istiyorsan sükût etmen/sessiz kalman bile arzuladığını gösterir.

Hz. Fatıma validemizi Hz. Ali ile evlendirirken de Efendimiz (sav) bu şekilde Hz. Fatıma'nın onayını almıştır. Görüldüğü gibi Peygamberimiz bizzat evlenecek bayanın onayını almıştır. 

Başka bir örnek de şu şekildedir.

Câbir b. Abdullah (r.a) anlatıyor. Bir adam Allah’ın Resûlü’ne gelerek sordu:

‐ Ya Resûlallah! Bir yetim kızımız var. Biri zengin diğeri fakir olmak üzere iki taliplisi var. Biz zengin olanı, o ise fakir olanı tercih ediyor. Ne buyurursunuz?

‐ Birbirini sevenler için evlenmekten daha uygunu görülüp‐bilinmedi. buyurmuştur. 

Bu hadislere dayanarak İslam bilginlerinin çoğu istemediği halde evlendirilen birisinin nikahı feshettirebileceğini söylemişlerdir.

Baskı ile Yaptırılan Nikah Geçersizdir

Bu konuda yine Hz. Peygamber'in uygulamaları vardır. Sadece bu uygulamaları örnek olarak verip konuyu uzatmadan bitirmek istiyorum. 

Hensa bint‐i Hızâmil‐Ensariyye’yi kendisi istemediği halde babası evlendirince, gelip Allah’ın Resûlü’ne durumunu arzeder. Allah Resûlü de babasının evlendirme işlemini reddedip, geçersiz saymıştır.

Başka bir olay da şu şekildedir.

Hz. Âişe’nin anlatımına göre genç bir kız Hz. Aişe’nin yanına gelir ve şöyle der:

‐ Ben istemediğim halde değersiz kişiliğini benimle yüceltmek için babam beni kardeşinin oğluna verdi. Hz. Aişe, Allah’ın Resûlü (sav) gelinceye kadar oturuver. (Gelince
şikâyetini bizzat iletirsin) der Hz. Peygamber gelir ve kızcağız da şikâyetini O’na arz eder.

Hz. Peygamber babasına haber gönderip, onu çağırtır. Evleneceği erkeğin seçim kararını verme hakkını kıza verdiğini açıklar.

(Bu gelişme üzerine) Kızcağız şöyle demiştir.

‐ Ya Resûlallah! Ben babamın yaptığını onayladım. Fakat ben kadınların evlilik konusunda yetkili olup olmadıklarını bilmek istedim. (Bunun için size gelip şikâyet ettim ki bu konuda kesin talimatınızı veresiniz de, babalar hatalarını sürdürmesinler.)”

Görüldüğü gibi Allah Resulü bizzat kendisi kadınların evlilikte karar hakkını kendilerine vermiştir. 

Nikahta Velinin Konumu

Bütün bu anlattıklarımız sadece evlenecek bayan üzerinden olduğu için yanlış anlaşılmaya sebep olabilir. Elbette evlenme konusunda velinin hiçbir etki ve yetkisi olmayacak anlamına gelmektedir. Buraya kadar anlattıklarımız sadece evlenecek bayanın fikri sorulmadan sadece velinin isteğine göre evlendirilmesine yöneliktir. Elbette nikah gibi insanın hayatının en önemli kararında velisinin onayını alması da çok önemli bir etkendir. 

Kur'an tüm yetkiyi veliye vermediyse de bu konuda veliyi denetleyici bir konumda tanımıştır. Yukarıda bahsettiğimiz velisiz nikah olmaz hadislerini de bu konumda düşünürsek konuyu daha net anlayabiliriz. Evet veli tüm yetkiye sahip değildir ama kızının evlenmesi konusunda da durumu denetleme hakkına sahiptir. Zaten fıtratı bozulmamış hiçbir baba kızının kötülüğünü düşünmez. 

Evlenecek kız da isterse evlendirme yetkisini velisine verebilir. Bu durumda velinin dindarlık, yaş ve fiziksel özelliklere dikkat ederek kızına uygun bir damat adayı bulması gerekir.