Aile İçi Kıskançlıkta İslami Kriterler
Kıskançlık insanoğlunun doğasında var olan, doğuştan getirdiği bir özelliktir ve olması gereken özelliklerden bir tanesidir. Çünkü insan ilişkilerini düzene koyan en önemli duygulardan biridir. Özellikle de aile içi ilişkilerde önemi büyüktür. Ancak burada suni yada aşırı derecede ileri gidilmiş ve karşıdaki insanın hayatını yaşanmaz bir hale getiren kıskançlıklardan bahsetmiyoruz.
Eşini kıskanmayan birisinin fıtratı bozulmuş demektir. Kendisine hakim olamayan ve eşinin hayatını altüst edecek kadar ileri derece kıskanç olan kişiler de hak ihlallerine giriyor ve dini olarak da günah işliyor demektir. Her şeyin bir ölçüsü vardır. Kıskançlık da öyledir. Peki kıskançlığın ölçüsü ne olmalıdır? Kıskançlığın ölçüsünü bilmek için eşlerin durması gereken sınırları ve kuralları iyi bilmek gerekmektedir. Biz burada İslam dini açısından kıskançlığın kriterlerini vereceğiz. Aslında bunlara bir taraftan da İslam'da eşlerin hakları olarak da bakabilirsiniz.
Kıskançlıkta İslami Sınırlar
- Günümüzde zaman zaman kıskançlık yüzünden karşı tarafa zarar vermeye varan haberler ile karşılaşır olduk. Özellikle de kendisini sevmeyen bir kıza zarar veren gençler de ortaya çıkar oldu. Halbuki İslam dininin bu konuda çok daha ileri seviyede evli kişiler için dahi sevmenin bir zorunluluk olmadığını ortaya koyan bir kuralı vardır. Kadın kocasını sevmek zorunda değildir ve istediği zaman kocasından boşanma talebinde bulunabilir. Kadının boşanma hakkı için bakınız. İslam'a göre temel boşama hakkı kocada olduğu için kadın para karşılığında kocasının kendisini boşamasını dahi talep edebilir. Bu hususu İslam'a göre para ve mal karşılığı boşanılabilir mi? başlıklı yazımızda ayrıntılı olarak anlattık. Bu durum bekar kişilerin değil evli kişilerin bile kıskançlıklarının, eşlerinin haklarına tecavüz eder seviyede davranamayacaklarını göstermektedir. Koca kendisinden ayrılmak isteyen eşini bu konuda sıkıştıramaz, zorla evli kalamaz yada ona bir zarar veremez. Tüm bu haklar İslam dinine göre devlet ve hukuk güvencesi altında olması gereken haklardır.
- Erkekde cinsel ilişkiye engel olacak bir rahatsızlık yada engel var ise bu boşanma sebebidir. Hatta bu durum nikahın feshedilmesi şeklinde de sonuçlanabilir. Kadın bu durumda istediği zaman boşanabilir ve kocanın bunu engellemeye hakkı yoktur. Aynı şekilde frengi, cüzzam gibi hastalıklar yada akli dengenin bozulması da boşanma sebebidir.
- Boşanan bir kadına önceki koca tarafından hiçbir şekilde müdahale edilemez. Özellikle de yeni bir evlilik konusunda kadın artık tamamen özgürdür. Eski koca kıskançlığı sebebiyle kadının tekrar evlenmesine mani olamaz.
- İslam dinine göre kadının uzak mesafelere tek başına, yani yanında bir mahremi olmadan yolculuk yapması yasaklanmıştır. Ancak belli başlı yolculuklara da hakkı vardır. Ailesini ziyaret etmesi, hacca gitmesi gibi. Koca kıskançlığı sebebiyle kadının bu haklarına engel olamaz. Kadın gitmek istediği zaman, koca, ya eşine refakat eder, yada eşinin bir mahreminin refakat etmesini sağlar.
- Günümüzde uygulanmakta olan medeni hukuka göre yasak olan, ayrıca kültürel olarak da artık kabullenilmeyen birden fazla evlilik konusunda İslam dini erkeğe ruhsat vermiştir. Bu bir zorunluluk değildir. Erkek birden fazla evlenmek zorunda değildir. Ancak zaruri durumlarda, hastalık, savaş, ayrı kalma zorunluluğu gibi durumlarda ortaya çıkabilecek ihtiyaçlar için verilmiş bir ruhsattır sadece. Bu hakkını kullanmak isteyen erkeği eşi cinsel kıskançlığı sebebiyle engelleyemez. Bu durum yine hak ihlali, dine göre de kul hakkı olmaktadır. Bu konuda Peygamberimiz şöyle söylemiştir: “Allah cinsel kıskançlığı kadınlara yükledi. Cihâdı da erkeklere farz kıldı." Bu hadis sabreden kadının cihad sevabı gibi sevap alacağına da işaret etmektedir.
Bu son madde evli olan bir kadın için kabullenilmesi en zor davranış olabilir. Kocasının başka bir kadınla evli olmasını hiçbir kadın istemez. Aynı şekilde evli bir adama kuma olmayı da hiçbir kadın istemez. Kadın bu durumda boşanma talebinde bulunabilir. Bu durumu kaldıramadığını açıklayabilir. Ancak böyle bir hakkın varlığını inkar etmemelidir.
Bir çok sebeple de, özellikle günümüz Türkiye kültüründe normal ailelerde ikinci evlilik çok zor görülmektedir. Bununla birlikte imkanı olan adamların da gizli şekilde ikinci evlilik yapmalarının da yaygınlaştığı bilinmektedir.
Çok evlilik konusunu burada ayrıntıların başka bir makaleye bırakarak kıskançlık konusuna devam edelim.
Kıskançlık İnsanları Şüpheye Düşürmemelidir
Bir erkek, başta eşi ve diğer mahremi olan yakınları hakkında kıskançlık hissi duymalıdır elbette. Bu fıtrattan gelen ve doğal bir durumdur. Ancak bu konuda aşırıya giderek yakınlarının hayatını zorlaştırmamalı hatta onlar hakkında şüphe duyma seviyesine asla gelmemelidir. Çünkü şüphe durumu çok daha kötü hale getirebilir. Zaten kötü zan Kur'an'da yasaklanmış ve “Hakkında hiç bir bilgin olmadığı şeyin ardına düşme; görüş açıklayıp iftira etme. Çünkü insan kulağının gözünün ve kalbinin işlemlerinden sorguya çekilecektir.” ayeti ile de insan, bilgisi olmadığı konularda şüphecilikten sakındırılmıştır.
Bu şekilde gereksiz şüphecilik kişinin yakınlarını daha da ateşe atabilir. Kendisi hakkında şüphe duyulan kişi günah işlemeye daha da cesaretli hale gelebilir. Mesela bir kız kardeşiniz olduğunu düşünün. Hiçbir erkekle görüşmediği halde siz onun hakkında şüpheler duyar ve bu durumu kendisine hissettirirseniz hatta üzerine giderseniz, zamanla zaten bana inanmıyorlar, zaten biriyle beraber olduğumu düşünüyorlar diyerek bir erkekle gayr-ı meşru bir ilişkiye başlayabilir. Bu yüzden Hz. Ali şöyle söylemiştir: “Ailen üzerinde şüpheciliğe varan bir cinsel kıskançlık gösterme. Zira bu yüzden onları kötülüğün kucağına atabilirsin.”
Peygamberimize böyle bir şüphe ile gelen adamı Peygamberimiz, sorduğu sorular ile delilsiz şekilde şüphe edilmemesi gerektiğine ikna etmiştir.
Aşırı şüphe ile kişinin karısına zina isnat etmesi dinen yasaktır hatta cezası vardır. Bir adam karısının zina ettiğini iddia ederse bu durumu 4 şahit ile ispatlaması gerekir. İspatlayamaz ve boşanmak isterse mahkemeye başvurur. Hakim eşlerden lanetleşmelerini ister. Adam lanetleşmekten de kaçınırsa bu adama 80 sopa ceza verilir.
Şüphelendirmek de Haramdır
Şüphelenmek doğru olmadığı gibi kişilerin şüphe doğuracak şekilde davranmaları da haramdır.
Peygamberimiz, başkalarının kendisi hakkında akıllarına şüphe getirebilecek davranışlara engel olmak için hassas davranmıştır. Konuyla ilgili şöyle bir olay gerçekleşmiştir.
Safiye validemiz anlatıyor:
Allah Resûlü (sav) itikafta idi. Bir gece O’nu ziyarete gittim. O’nunla konuştum. Sonra da dönmek için kalktığımda uğurlamak için benimle beraber kalktı. Bu sırada Ensar’dan iki kişi yanımızdan geçti. Fakat onlar Hz. Peygamber’i (sav) görünce rahatsız etmiş olmamak için acele acele yürüdüler. Hz. Peygamber onlara şöyle buyurdu:
‐ Yavaş olunuz. Acele etmenize gerek yok. Zira yanımdaki bu kadın eşim Safiye’dir.
‐ Fesübhanellah! Ey Allah’ın Resûlü! (Aklımıza ne gelebilir ki? Niçin eşiniz olduğunu hatırlatmak lüzumunu duydunuz?)
Hz. Peygamber hatırlatma sebebini şöyle açıkladı.
‐ Şeytan insanın kan damarlarında dolaşır. Ben onun kalplerinize şer tohumları atmasından korktum.
Kıskançlık Kişiyi Tedbir Almaya Yöneltmelidir
Kişi yakınları hakkında aşırı kıskanç davranıp, hatta şüphelenerek onların hayatına olumsuz etkilerde bulunmak yerine, şüphe oluşturacak durumlar ortaya çıkmadan önce tedbirler almaya çalışabilir. Mesela çocuğunuzun davranışlarından şüphelenmeden önce, bu davranışlara girmesine engel olabilirsiniz. İşe internet kullanımını kontrol altına alarak başlayabilirsiniz. Aynı şekilde eşinizin erotik çağrışımlar yapan kıyafetler giymesine engel olabilirsiniz. Yada bir kadın kocasının kadın-erkek karışık ortamlardan uzak durmasını sağlayabilir.
Bu tedbirler hem kişiyi şüphecilikten kurtarır, hem de bireyler gerçekten hataya düşüp günaha girmekten kurtulmuş olur.
Kıskançlık Saygısızlığa Sebep Olmamalıdır
Kıskançlık fıtri bir duygu ve ortaya çıkmasına engel olunamayan bir duygudur. Ancak kişi kendi davranışlarını iradesi ile ortaya koymaktadır. Kıskançlık hissettiği zaman göstereceği tavırlar kendi elindedir. Her ne kadar kıskançlık damarı kabarsa da kişi karşısındakine karşı saygısını yitirmemelidir. Saygısızlık daha büyük problemlere, geçimsizliğe varacak kavgalara sebep olabilir. Aslında kavgaların sebebi kıskançlık değil, kıskançlık sebebi ile karşı tarafa saygının yitirilmesidir.
Özellikle eşler birbirinin haklarını ve kendi sınırlarını bilirlerse, hangi duygu ile olursa olsun bu sınırları aşmazlar ise saygısızlığa ve geçimsizliğe düşmemiş olurlar. Bundan dolayı fevri hareketlerden kaçınılmalı, düşünerek ve saygılı şekilde davranılmaya çalışılmalıdır.
Aşırı Gitmeyen Kıskançlığa Karşı Saygılı Davranılmalıdır
Özellikle eşler arasında meydana gelen kıskançlıklarda yukarıda yukarıda vermiş olduğumuz İslami kriterler dışına çıkılmadığı sürece saygılı olunmalıdır. Çünkü kıskançlık fıtri bir duygudur ve engellenemez. Karşı tarafa niçin beni kıskanıyorsun denilemez. Asıl problem kıskanmamaktır. Bu yüzden kıskanan eşe karşı son derece saygılı davranılmalı ve alttan alarak gönlü yapılmalıdır.
Kıskançlık derecesi çok ileri safhalara ulaşır ve yine yukarıda anlatmış olduğumuz sınırların dışına taşarsa o zaman kişiler birbirini uyarmalı ve konuşarak, empati kurarak problemleri çözmeye çalışmalıdırlar.